GÜNDEMDEKİ DİNÎ SORULAR a T.C. CUMHURBAŞKANLIĞI DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI Genel Yayın No: 1830 Halk Kitapları: 456 Bu eser Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından projelendirilmiştir. Yayın Yönetmeni: Dr. Fatih KURT Yayın Koordinatörü: Bünyamin KAHRAMAN Proje Koordinatörleri: Prof. Dr. Ahmet YAMAN Prof. Dr. Cağfer KARADAŞ Editörler: Dr. Mehmet Nur AKDOĞAN Dr. Mahmut DEMİR Abdurrahman HAN Hüseyin ARI Tashih: Ramazan ÖZALPDEMİR Grafik Tasarım: Ahmet Hilmi ÇUHADAR Baskı: Salmat Basım Yayıncılık Zübeyde Hanım Mah. Sebze Bahçeleri Cad. Arpacıoğlu İşhanı 95/1 İskitler Altındağ, Ankara Tel: 0312 341 10 24 1. Baskı, Ankara Ekim 2020 ISBN: 978-625-7137-32-4 2020-06-Y-0003-1830 Sertifika No: 12930 Din İşleri Yüksek Kurulu Kararı: 06.05.2020/16 © Diyanet İşleri Başkanlığı İletişim Dini Yayınlar Genel Müdürlüğü Basılı Yayınlar Daire Başkanlığı Tel: (0312) 295 72 93 - 94 Faks: (0312) 284 72 88 e-posta: diniyayinlar@diyanet.gov.tr İÇİNDEKİLER Ön Söz .............................................................................................................. 7 1. Kur’ân’a göre Hz. Âdem’in babası var mıdır? ........................................................ 11 2. Hz. Âdem’in nesli nasıl çoğalmıştır? ............................................................................... 17 3. Hz. İsa beşikteyken konuşmadı mı? .............................................................................. 20 4. Allah’ın özel olarak seçtiği veya görevlendirdiği bir cemaat var mıdır? ............................................................................................................................................ 23 5. Günahsız insan var mıdır? ........................................................................................................... 30 6. Cuma namazı kadınlara farz mıdır? .............................................................................. 32 7. Kadınların özel hallerinin ibâdet hayatına etkisi var mıdır? ..... 36 8. Kadının eğitim-öğretim süreçlerinde yer alması nasıl değerlendirilir? .................................................................................................................................................... 46 9. Kadının çalışması nasıl değerlendirilir? .................................................................. 49 10. Kadın, yönetici olabilir mi? ....................................................................................................... 51 11. Hadislerin sayısını tespit etmek mümkün müdür? .............................. 53 12. Keşif veya rüya yoluyla hadis alınabilir mi? .................................................... 56 13. Uydurma rivayetlerle ya da kaynaklarda yer alan her rivayetle amel edilebilir mi? ............................................................................................................. 59 14. Hadis aktarımında kaynak kullanımı nasıl olmalıdır? Bütün kaynaklar aynı derecede güvenilir midir? ................................................................... 66 15. Hz. Peygamber’e ait bazı hatıraların (Na‘l-i şerif, Şa’r-ı şerif gibi) ticarete konu edilmesi doğru mudur? ............................................................. 69 16. Cihad nedir, nasıl anlaşılmalıdır? ..................................................................................... 71 17. Bir Müslümanı küfürle itham etmek (tekfir) doğru bir tavır mıdır? ................................................................................................................................................................. 76 18. İslâm belli bir kıyafet tarzını emretmiş midir? ............................................. 81 19. Başka dinlere ve kültürlere ait sembollerin Müslümanlar tarafından kullanılmasının hükmü nedir? ................................................................... 83 20. Safer ayında uğursuzluk var mıdır? .......................................................................... 85 21. Bir tarikata veya cemaate mensup olmak şart mıdır? Bu mensubiyet kişiyi ahirette hesaptan kurtarır mı? ........................................... 87 22. Keramet nedir, nasıl anlaşılmalıdır? ......................................................................... 90 23. Kur’ân-ı Kerîm’i tecvidli okumak gerekli midir? ..................................... 95 24. Cefr (Cifr) yönteminin dinde yeri var mıdır? ............................................... 98 Kaynakça ...................................................................................................... 105 ÖN SÖZ بـســــــــــــــــــــــم الله الـرحـمـن الـرحـيـم الـحـمـد لله رب الـعـالـمـيـن والـصـلاة والـسـلام عـلـى رسـولـه الأمـيـن، الـمـبـعـوث رحـمـة لـلـعـالـمـيـن، خـاتـم الأنـبـيـاء والـمـرسـلـيـن و عـلـى الـه و صـحـبـه اجـمـعـيـن ومـن تـبـعـهـم بـإحـسـان إلـى يـوم الـديـن Tarihin en zor süreçlerinden birini yaşamakta olan Müslü- manlar, yalnızca coğrafî, fizikî ve maddî bir bölünmüşlük ile de- ğil, aynı zamanda kalbî, zihnî, fikrî ve itikâdî bir dağınıklık ile de karşı karşıya bulunmaktadır. Bazı Müslümanlar bugün maalesef dine dayandırdıkları birtakım gerekçelerle birbirini dalâletle it- ham etmekte ve hatta tekfir edebilmektedir. Bu durum, dini an- lama ve yorumlama bakımından önemli problemlerle karşı kar- şıya olduğumuzu göstermektedir. Yalnız müntesiplerini değil, bütün insanları ilahî rahmet et- rafında birleştirmeyi hedefleyen İslâm Dini’nin mensupların- dan bir kısmı, -üzülerek belirtmek gerekir ki- asıl çabalarını bu rahmeti insanlığa ulaştırmak için harcamak yerine diğer Müs- lümanlarla uğraşmayı, hatta onları hedef haline getirmeyi amaç edinebilmektedir. Din alanındaki tartışmalar, İslam dünyasının 8 GÜNDEMDEK DNÎ SORULAR bazı muhitlerinde bir güvenlik sorunu haline gelirken ülkemizde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın varlığı, -farkında olunsun veya olun- masın- milletimizin din güvenliğinin sağlanmasına çok önemli katkılar sunmaktadır. Din konusunda uç kanaatler serdeden ve birbirini besleyen marjinal birtakım yaklaşımlar karşısında Baş- kanlık, toplumu aydınlatma vazifesini ilk günkü heyecanıyla sür- dürmektedir. Vatandaşlarımız da Başkanlığımızın bu duyarlılığı- na aynı hassasiyetle karşılık vererek zihnine takılan ya da merak ettiği hususlarda ‘Bu konuda Diyanet ne diyor?’ sorusunu sora- rak Başkanlığımızın görüş ve açıklamalarına itibar edegelmiştir. Dinî alanda cevap bekleyen pekçok yeni meselenin varlığı, dinin doğru anlaşılması için sağlıklı bir kaynak ve yöntem an- layışına duyulan ihtiyacı iyiden iyiye hissettirmektedir. İşte bu ihtiyacın pratik olarak karşılanması noktasında Diyanet İşleri Başkanlığı’nın dinî konularda en yüksek karar ve danışma or- ganı olan Din İşleri Yüksek Kurulu, önemli bir rol üstlenmek- tedir. Bu bağlamda Kurul, yalnızca belli bir dönemde üretilmiş olan birtakım bilgileri aktarmakla yetinen değil, bunun ötesin- de köklü ilim geleneğimizin ortaya koyduğu tutarlı bir yöntem çerçevesinde bilgiyi günümüz şartlarına göre yeniden üreten bir işlev görmektedir. Ülkemiz insanı, bu toprakların İslam’la buluştuğu günden bu yana işte bu usûlle üretilen sahih, kuşa- tıcı ve İslam’ın hoşgörüsünü yansıtan bir dinî bilgi üzerine ma- nevî hayatını inşa etme çabası içerisinde olmuştur. Bu hakikate muhalif olan her türlü ayrılıkçı, ötekileştirici, dışlayıcı, bulanık, çıkarcı ve nefret söylemi üreten yaklaşımlar halkımızın vicda- nında er ya da geç mahkûm olmaktan kurtulamamıştır. Bu bağlamda, varoluş gayesi din-i mübîn-i İslam’a hizmet etmek ve toplumumuza dinî konularda rehberlik yapmak olan Başkanlığımız ve onun bilgi üretme mekanizması olan Din İşleri Yüksek Kurulu, toplumsal ihtiyaç ve sorunlara yönelik inisiyatif almakta ve bu doğrultuda somut adımlar atmaktadır. Elinizdeki çalışma; kitle iletişim araçları, yazılı medya, sosyal medya vb. GÜNDEMDEKİ DİNÎ SORULAR 9 çeşitli basın-yayın ve iletişim araçları üzerinden tartışma ko- nusu yapılan bazı dinî konuları ele almaktadır. Dinin iki temel kaynağı olan Kitâb/Kur’ân ve Sünnet ile İslam ilim geleneğinin bin dört yüzyılı aşkın muhteşem birikim ve tecrübesi doğrul- tusunda hazırlanan çalışma, kimi tevarüs eden, kimi yeniden düşünülmesi gereken, kimi de yeni durumlar karşısında ilk defa ortaya çıkan bazı hususları ele alıp değerlendirme çabası içindedir. Eser, ortalama bir okuyucunun anlayabileceği yalın ve sade bir üslupla kaleme alınmıştır. Bir seri olarak devam etmesi planlanan çalışmanın ilk kitabı olan bu eserde yer alan başlıklar, halkımızın Din İşleri Yüksek Kurulu’na sıkça yönelttiği sorulardan ve bu sorulara yönelik olarak hazırlanan cevaplardan oluşmaktadır. Bu serinin müte- akip kitaplarında Din İşleri Yüksek Kurulu, gündemde yer alan ve vatandaşlarımızın merakını celbeden başka konuları ilmî ölçüler içinde değerlendirmeye devam edecektir. Bu serinin, başta Din gönüllüsü kardeşlerimiz olmak üzere bütün vatan- daşlarımız için aydınlatıcı olacağını ümit ediyoruz. Bu çalışmanın söz konusu amaca uygun sonuçlara vesile ol- masını diler; başta İnançlar ve Dinî Oluşumlar Komisyonumuza, editörlük görevini üstlenen hocalarımıza, düşünce, planlama, uygulama ve sonuçlandırma aşamalarında emeği geçen Din İş- leri Yüksek Kurulu üye ve uzmanlarına şükranlarımı sunarım. Dr. Ekrem KELEŞ Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı 1. Kur’ân’a göre Hz. Âdem’in babası var mıdır? * Kur’ân-ı Kerîm’de insanın nutfeden yaratıldığını ifade eden ayetlerden hareketle, Hz. Âdem’in de diğer insanlar gibi nut- feden yaratıldığı, yeryüzünde aynı anda bir değil birden çok “Âdem” yaratıldığı, ayrıca onun insanlığın sembol atası olduğu, Hz. Âdem’in bir fert olmasını Tevrat’ın söylediği, dolayısıyla onun ilk insan olmadığı, bilakis bu hususun Ehl-i Kitab’ın uydurması olduğu şeklinde bazı iddialar dile getirilmektedir. Yaratılış, Kur’ân-ı Kerîm’de üzerinde en çok durulan konu- lardandır. Bu bağlamda, göklerin ve yerin, yeryüzündeki canlı ve cansız varlıkların yaratılışı yanında insanın yaratılışına yine Kur’ân’da değinilmektedir. İnsanın tek bir nefisten yaratıldığı, ondan da eşinin var edildiği ve her ikisinden ise insanların üre- yip çoğaldığı açıkça ifade edilmektedir: “ Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden bir - çok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının ...” 1 Bu ayette yer alan tek bir nefis ifadesi Hz. Âdem olarak, eşi ifadesi ise Hz. Havva olarak anlaşılmıştır. 2 Ayrıca, nefis kelimesinden sonra tek/bir anlamına gelen “ ٍ وَ احـِــدَة ” kelimesinin yer alması da ilk yaratılan insanın “tek” olduğunu teyid etmektedir. Bu du- * Dr. Bayram KÖSEOĞLU 1 Nisâ, 4/1. Ayrıca bkz. En‘âm, 6/98; Zümer, 39/6. 2 Bkz. Taberî, Tefsîr , VII, 515-516; Zemahşerî, el-Keşşâf, I, 461; Râzî, Mefâtîhu’l- Gayb , IX, 477. 12 GÜNDEMDEK DNÎ SORULAR rumda, tek bir Âdem değil, “Âdemler” olduğu iddiası da anlam- sız kalmaktadır. İnsanın yaratılış aşamalarının anlatıldığı Mü’min Suresi 67. ayette: “Sizi toprak, sonra nutfe, sonra alaka aşamalarından ge - çirerek yaratan O’dur. Sonra O sizi bir bebek olarak hayat alanı - na çıkarır; ardından güçlü çağınıza ulaşıncaya, sonra da yaşlı - lar haline gelinceye kadar sizi yaşatır; içinizden bazıları bundan önce vefat eder. Sonuçta belli bir vakte kadar yaşamaktasınız. Umulur ki (bunlar üzerine) akıl yorarsınız.” buyurulmaktadır. 3 Dikkat edileceği üzere ayette insanın yaratılışının ilk aşaması olarak toprak zikredilmektedir. Tefsir kaynaklarında ise top- raktan yaratılan kişinin Hz. Âdem olduğu belirtilmektedir. 4 İnsanın yaratılışını anlatan Kur’ân ayetlerine bakıldığında insanın yaratıldığı madde toprak (türâb) , 5 çamur (tîn) , 6 akışkan veya süzme çamur (sülâle min tîn) , 7 yapışkan çamur (tîn lâzi - b) , 8 kurumuş çamur (salsâl) 9 şeklinde sıralanmaktadır. İnsanın yaratılışıyla ilgili bu ayrıntılar ilk insanın özünün toprak oldu- ğunu ortaya koymaktadır. Secde Suresi 32. ayette insanın ilk olarak çamurdan yaratıldığı gerçeği şöyle ifade edilmektedir: “O yarattığı her şeyi güzel yapmış ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır.” Kur’ân’da anlatıldığı şekliyle topraktan başlayan yaratılış süreci, farklı aşamalardan sonra şekil verme ve ruh üf- lenmesi olayları Hz. Âdem’in ilk insan olarak yaratılışının diğer insanlardan farklılığını ortaya koymaktadır. 10 Kur’ân-ı Kerîm’e göre Allah, Hz. Âdem’i yarattığı ve ona ruh verdiği zaman meleklere, “ Âdem’e secde edin! ” diye emretmiş, 3 Ayrıca bkz. Mü’minûn, 23/12-14. 4 Bkz. Taberî, Tefsîr , XXI, 412; İbn Ebî Zemenîn, Tefsîr, IV, 141; Tefsîru’l-Celâleyn, s. 627. 5 Âl-i İmrân, 3/59; Kehf, 18/37; Hac, 22/5; Rûm, 30/20 vd. 6 En‘âm, 6/2; A‘râf, 7/12; İsrâ, 17/61; Secde, 32/7; Sâd, 38/71, 76. 7 Mü’minûn, 23/12. 8 Sâffât, 37/11. 9 Hicr, 15/26, 28, 33; Rahmân, 55/14. 10 Çelik, “Kur’ân’a Göre Hz. Adem’in Yaratılışı”, s. 49-70. GÜNDEMDEKİ DİNÎ SORULAR 13 bütün melekler bu emre uymuşlar, 11 ancak İblîs kendisinin ateşten, Âdem’in ise topraktan yaratıldığını, dolayısıyla ondan üstün olduğunu ileri sürerek bu emre karşı gelmiştir. 12 Ayrıca, yeryüzünde ilk insanın yaratılışını anlatan ayetlerde ise Hz. Âdem’e isimlerin öğretilmesine yer verilmektedir. İlgili ayetler- de tek bir şahıstan yani Hz. Âdem’den bahsedilmektedir. 13 Bü- tün bu ayetler bir bütün halinde değerlendirildiğinde, toprak- tan ilk yaratılan beşer ile Hz. Âdem’in aynı kişi olduğu, kısacası ilk yaratılan insanın Hz. Âdem olduğu ortaya çıkmaktadır. Kur’ân’daki bu anlatımlar ilk olarak Hz. Âdem’in yaratıldığı- nı, ona ruh üflendiğini, meleklere Âdem’e saygı göstermeleri- nin emredildiğini, İblis’in ise toprak ve ateş mukayesesi yap- mak suretiyle kendisinin Âdem’den üstün olduğu gerekçesiyle bu emre karşı çıktığını ortaya koymaktadır. Ayrıca, Kur’ân-ı Kerîm’de ifade edildiği üzere Allah’ın Hz. Âdem ve eşine cenne- te yerleşmelerini emretmesi de 14 Hz. Âdem’in ilk yaratılan insan olması gerçeğini ifade etmektedir. Meryem Suresinde Zekeriyya, Yahya, İsa, İbrahim, İshak, Yakub, Musa, İsmail ve İdris peygamberler (a.s.) zikredildikten sonra şöyle buyurulmaktadır: “İşte bunlar, Allah’ın kendileri - ne lutuflarda bulunduğu, Âdem’in soyundan gelen peygamber - ler; Nûh ile birlikte (gemide) taşıdıklarımız, İbrâhim ve İsrâil’in (Ya‘kub) soyundan gelenler ve doğruya ulaştırdığımız ve seç - kin kıldığımız kimselerden olup, kendilerine Rahmân’ın âyet - leri okunduğunda ağlayarak ve secde ederek yere kapanırlar.” 15 Ayette ilk olarak “Âdem” isminin zikredilmesi ve sayılan pey- gamberlerin onun soyundan geldiğinin ifade edilmesi de Hz. Âdem’in ilk insan olduğu gerçeğine bir işarettir. Yine, “Allah, 11 Bkz. Bakara, 2/34; A‘râf, 7/11; Hicr, 15/29-31; İsrâ, 17/61; Kehf, 18/50; Tâhâ, 20/116; Sâd, 38/72-74. 12 Bkz. A‘râf, 7/12; Hicr, 15/33; İsrâ, 17/61; Sâd, 38/76. 13 Bkz. Bakara, 2/31-33. 14 Bakara, 2/35. 15 Meryem, 19/58. 14 GÜNDEMDEK DNÎ SORULAR birbirinden gelme nesiller olarak Âdem’i, Nûh’u, İbrâhim ailesi - ni ve İmrân ailesini seçip âlemlere (bütün yaratılmışlara) üstün kıldı. Allah hakkıyla işitmekte ve bilmektedir.” 16 mealindeki ayet- ler de bu bağlamda zikredilebilir. Öte yandan Hz. Âdem’in babasının var olduğu da toplum önünde tartışmaya açılan bir diğer iddiadır. Oysaki Kur’ân-ı Kerîm’de kesin olarak ortaya konulan bir gerçek vardır ki o da Hz. Âdem’in yaratılışının diğer insanların yaratılışından farklı olduğudur. Âl-i İmrân Sûresinin 59. ayetinde şöyle buyurulur: “Allah nezdinde -yaratılış bakımından- Îsâ’nın durumu Âdem’e benzer; Allah onu topraktan yarattı; sonra ona ‘ol!’ dedi ve olu - verdi.” Hz. İsa’nın olağanüstü bir şekilde babasız olarak dünyaya gelmesiyle Hz. Âdem’in topraktan yaratılmasının benzerliğine dikkat çeken bu ayet Hz. Âdem’in diğer insanlar gibi bir anne ve babadan dünyaya gelmediğini, bilakis yaratılışının olağanüstü bir özellik arz ettiğini ortaya koymaktadır. Aksi takdirde, Hz. Âdem de diğer insanlar gibi bir anne ve babadan dünyaya gel- miş olsaydı, onun yaratılışının Hz. İsa’nın olağanüstü bir şekilde dünyaya gelmesine benzetilmesinin bir anlamı kalmazdı. Ayet- te Hz. Âdem’in topraktan yaratıldığının vurgulanması onun ya- ratılışındaki farklılığın sebebini ortaya koymaktadır. Hz. Âdem’in bir babasının olduğu iddiasına delil olarak ise insanın yaratılışının konu edildiği şu ayet gösterilmektedir: “ Ha - kikatte biz insanı katışık bir nutfeden yarattık; imtihan edelim diye onu işitir ve görür kıldık .” 17 Ayet metninde yer alan “ َ الْ ِ نـْسـَــان ” kelimesinin “ ال ” takısı ile kullanılmasından hareketle, umumi bir mana verilerek bütün insanların “nutfe”den yaratıldığı, dolayı- sıyla Hz. Âdem’in de nutfeden yaratıldığı yani bir babasının ol- duğu iddia edilmektedir. Konuya Kur’ân bütünlüğü içerisinde bakıldığında bunun isabetli bir çıkarım olmadığı farklı açılardan 16 Âl-i İmrân, 3/33-34. 17 İnsân, 76/2. GÜNDEMDEKİ DİNÎ SORULAR 15 görülecektir. Birincisi; Kur’ân’da insan cinsinin topraktan yara- tıldığını ifade eden ayetler de vardır: “ Ey insanlar! Öldükten son - ra dirileceğinizden kuşku duyuyorsanız şunu unutmayın ki, biz sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra alakadan, sonra belli belirsiz et parçasından yarattık ki size (kudretimizi) açıkça gösterelim... ”, 18 “ Gerçek şu ki biz insanı çamurdan alınmış bir özden yarattık. ” 19 İkincisi; İnsan Suresinin ilgili ayeti, insan cinsinin nutfeden ya- ratıldığını belirten ve genellik ifade eden bir ayettir. İlk insanın topraktan yaratıldığını ifade eden ayetler ise genel değil özel olup, ilk insanın -ki bu da Hz. Âdem’dir- özel bir biçimde top- raktan yaratıldığını ortaya koymaktadır. Kaldı ki Kur’ân’da Hz. Âdem’in nutfeden yaratıldığını beyan eden bir ayet de yoktur. Diğer taraftan Âdem’in bir fert olmadığı, şahs-ı manevi oldu- ğu iddiası “Andolsun sizi yarattık; sonra size şekil verdik; sonra da meleklere, “Âdem’e secde edin” diye emrettik. İblîs’in dışındakiler secde ettiler. O secde edenler arasında yer almadı.” 20 mealindeki ayetle temellendirilmeye çalışılmaktadır. Bu ayetten hareketle Kur’ân’da “Âdem’in Âdemoğlu yerine”, “Âdemoğlu’nun da Âdem yerine” kullanıldığı iddiasıyla, aynı anda dünyanın farklı yerlerin- de pek çok Âdem’in çıkmış olabileceği öne sürülür. Oysaki A’raf Suresinin 27. ayetinde “Âdemoğulları” ifadesiyle Âdemoğlunun anne ve babası bir arada zikredilmiştir: “ Ey Âdemoğulları! Şeytan, anne babanızı, ayıp yerlerini birbirine göstermek için elbiseleri - ni soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın. Çünkü o ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları inanmayanların yoldaşları yaptık.” Do- layısıyla eğer iddia edildiği gibi Âdemoğlu ile kastedilen Âdem olsaydı ayette “Âdemoğlu” ve “babanız” şeklinde iki ayrı varlık birlikte zikredilmezdi. Ayrıca Kur’ân’ın pek çok ayetinde de ifade 18 Hac, 22/5. 19 Mü’minûn, 23/12. 20 A‘râf, 7/11. 16 GÜNDEMDEK DNÎ SORULAR edildiği üzere cennete yerleştirilen ve sonra oradan çıkarılan ki- şilerin sadece Hz. Âdem ve eşi olduğu belirtilmezdi. 21 Hz. Âdem’in beşer türünün atası olduğu, meleklerin kendi- sine secde etmekle emrolunduğu, kendisine Allah tarafından isimlerin öğretildiği gerçeği sahih hadislerde de açıkça ifade edilmektedir. Nitekim Buhârî’de yer alan bir rivâyette bu gerçek şöyle haber verilmektedir: “Kıyamet gününde mü’minler topla - nırlar ve: “İçinde bulunduğumuz şu sıkıntılı durumdan bizleri kurtarıp rahat ettirmesi için Rabbimizden şefaat istesek!” derler. Akabinde Âdem’e gelirler ve ona: “Sen beşerin babası Âdem’sin. Allah seni kendi (kudret) eliyle yarattı; melekleri senin için sec - de ettirdi ve sana her şeyin isimlerini öğretti. Bulunduğumuz şu durumdan bizleri kurtarması için Rabbimiz yanında bizlere şefaat et!” derler. Âdem de: “Ben buna ehil değilim, der ve onlara vaktiyle işlemiş olduğu hatasını zikreder.” 22 Hadisin açıkça ifade ettiği bir husus vardır ki, o da Hz. Âdem’in manevî bir şahsiyet değil, somut olarak yaratılmış bir insan ve aynı zamanda insa- noğlunun da ilk atası olduğu gerçeğidir. Konuyla ilgili olarak zikredilen Kur’ân ayetleri, sahih hadis- ler ve bunlara dayanan diğer güvenilir İslâmî kaynakların Hz. Âdem hakkında verdiği bilgilerden çıkan sonuca göre Hz. Âdem topraktan yaratılmıştır. Hz. Âdem’in ilk insan olmadığı, babasının olduğu ve nutfeden yaratıldığı iddiası benimsendiğinde şu sorular akla gelmektedir: Hz. Âdem kimin nutfesinden yaratıldı? Hz. Âdem’in nutfesinden yaratıldığı bu kişi nasıl yaratılmıştı? Bu şekilde geriye doğru gi- dildiğinde yine bir başlangıcın olması gerekmez mi? Aksi halde bu durum kısır döngüye götüren teselsüle yol açmaz mı? Sonuç olarak, gerek ayetlerde gerekse sahih hadislerde Hz. Âdem’in ilk yaratılan insan olduğu açık olarak ifade edilmekte- 21 Bkz. Bakara, 2/35; A‘râf, 7/19, 24. 22 Buhârî, Tevhîd, 38. GÜNDEMDEKİ DİNÎ SORULAR 17 dir. Bu gerçek, İslâm ümmetinin üzerinde ittifak ettiği bir ko- nudur. Dolayısıyla bunun aksini iddia etmek ilmî bir yaklaşım değildir. Ayrıca bir konu hakkında doğru hüküm verebilmek için o konuya bütüncül bir bakış açısıyla yaklaşmak gerektiği izahtan varestedir. Bu bağlamda, Hz. Âdem’in yaratılış keyfi- yetini doğru anlayabilmek için Kur’ân’daki ayetleri bir bütün halinde değerlendirmek gerekmektedir. Aksi halde, tek bir ayetten hareketle Hz. Âdem’in de bir babasının olduğunu iddia etmek konuyla ilgili diğer ayetleri görmezden gelmek demek- tir. Bunun da açık bir tutarsızlık olduğu aşikârdır. Öte yandan Hz. Âdem’in somut olarak kişiliğinden bahseden birçok ayetin bulunması, onun sembolik bir şahsiyet şeklinde yorumlanma- sına da imkân tanımamaktadır. Diğer taraftan, Hz. Âdem’in ve dolayısıyla insan cinsinin yaratılışı ve başlangıcı, tarihsel ola- rak insanî bilgi edinme araçlarıyla ispat veya reddedilebilecek bir konu değildir. Bu konuyu, Allah’ın sıfatları, melekler, cennet ve cehennem ve benzeri gaybî konularda olduğu gibi Kur’ân-ı Kerîm’in bize bildirdiği şekliyle anlamak ve ele almak gerekir. Bunun ötesinde bir akıl yürütmede bulunmak, asla aklî ispa- ta konu edilmeyecek bir konuyu beyhude yere tartışmak ve Kur’ân’ın bildirdiği bir bilgiyi spekülatif tevil ve yorumlara tabi kılmak anlamına gelir. Hâlbuki Peygamber Efendimiz (s.a.s.), Kur’ân’ı sağlam bilgiye dayanmaksızın tamamen kişisel yorum- larla tefsir etmeyi şiddetle yasaklamıştır. 23 2. Hz. Âdem’in nesli nasıl çoğalmıştır? * İnsanlığın nasıl çoğaldığı konusunda ileri sürülen iddialar öncelikli olarak ilk insanın yaratılışıyla doğrudan alakalıdır. Hz. Âdem’in ilk insan olduğu kabul edildiğinde, Âdem ile Havva’nın neslinin, zorunlu olarak kardeş evliliği yoluyla çoğaldığı iddia edilmektedir. * Dr. Bayram KÖSEOĞLU 23 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 1; Nesâî, Fezâilü’l-Kur’ân, 58. Ayrıca bkz. Semerkandî, Tefsîr, I, 72-73. 18 GÜNDEMDEK DNÎ SORULAR Konunun izahı bağlamında öncelikle Kur’ân ayetlerine göz atmak gerekmektedir. İnsanın tek bir nefisten yaratıldığı, ondan da eşinin var edildiği ve her ikisinden de diğer insanların üreyip çoğaldığı Kur’ân’da açıkça ifade edilmektedir: “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının...” 24 Bazı kaynaklarda bu ayetin izahı bağlamında yukarıda zikre- dilen iddialara yer verildiği görülmektedir. Kur’ân Yolu tefsirin- de Hz. Âdem’in neslinin kardeş evliliği yoluyla çoğaldığı iddiası hakkında şu değerlendirme yapılmaktadır: “Bize göre böyle bir tasavvur zaruri değildir; çünkü Allah Teâlâ’nın insanı nasıl ya- rattığını açıklayan âyetlerde topraktan, çamurdan, nefisten ve Allah’ın ruhundan üflemesiyle yaratıldığı kayıtları ve şekilleri vardır. Son şekil Hz. İsa’nın yaratılmasıyla ilgilidir. Meryem, bir erkekle beraber olmadan Allah’ın ruhundan üflemesi 25 ve bunun açıklaması mahiyetinde olan “ruhun insan şekline bürünüp Mer- yem’e görünmesi”yle 26 hamile kalmış ve Allah’ın ona ulaştırdığı bir “kelimesi” 27 olarak Hz. İsa’yı doğurmuştur. Kezâ Hz. Zekeriyyâ bir zürriyet vermesi için rabbine dua etmiş, rabbinin de duasını kabul ederek Yahyâ’yı ona vereceğini müjdelemesi üzerine “ken- disinin yaşlandığını, eşinin de çocuktan kesildiğini” ifade ederek bunun nasıl olacağını sormuştu. Rabbin ona cevabı şöyle olmuş- tur: “İşte böyle; Allah dilediğini yapar.” 28 ; “... O, bana kolaydır; daha önce, sen hiçbir şey değilken seni de yaratmıştım.” 29 Hz. Âdem’in yaratılmasında ana da yoktur baba da; Hz. İsa’nın yaratılmasın- da yalnızca ana vardır; Hz. Yahyâ’nın yaratılmasında ana ve baba vardır, fakat çocuk yapma kabiliyetleri mevcut değildir.” 30 24 Nisâ, 4/1. Ayrıca bkz. En‘âm, 6/98; Zümer, 39/6. 25 Enbiyâ, 21/91; Tahrîm, 66/12. 26 Meryem, 19/17. 27 Nisâ, 4/171. 28 Âl-i İmrân, 3/40. 29 Meryem, 19/9. 30 Heyet, Kur’ân Yolu, II, 9-12. GÜNDEMDEKİ DİNÎ SORULAR 19 Diğer yandan insanın yükümlü olduğu hükümler aklî açıdan şu üç türden oluşur: a. Aklın olmasını zorunlu gördüğü vâcibâtü’l-akl, b. Aklın olmasını imkânsız gördüğü müstahîlâtü’l-akl, c. Olması da olmaması da aklî açıdan mümkün görülen mümkinâtü’l-akl. Vahiyle bildirilen şer‘i hükümler birinci ve ikinci türle uyum- ludur, yani din, aklın olmasını zorunlu veya imkânsız gördüğü bir hususu emretmez. Üçüncü tür ise akıl açısından olması da olmaması da caiz ve mümkün olduğu için vahiy bu tür hüküm- lerde zamana, mekâna ve muhataba göre değişiklikler yapabilir. Buna göre Hz. Âdem zamanındaki evlilik düzenlemesi ile sonraki şeriatlerde evlilik düzenlemesi mümkün kategorisindedir ve de- ğişiklik arz edebilir. Nitekim Hz. Âdem ve Havva’ya yasaklanan meyvenin cinsini Yüce Allah bize bildirmemiştir. Çünkü o yasak onlarla ve o zamanla sınırlı bir yasak olup daha sonraki ümmet- lere yasaklanmamış yani helal kılınmış olabilir. Bu bakımdan Hz. Âdem’in çocukları için geçerli olan evlilik hükümlerinin de daha sonraki şeriatlerde kaldırılmış olması, tamamıyla hüküm koyan Yüce Allah’ın takdirine bağlıdır ve bu, aynı zamanda aklın imkân- sız görmeyeceği bir husustur. Nitekim Hz. Musa’ya, Hz. İsa’ya ve nihayet Hz. Muhammed’e (s.a.s.) inen ve kıyamete kadar baki kalacak olan şeriatler bu türden yakın akraba evliliklerini yasak- lamıştır. Dolayısıyla Hz. Âdem zamanındaki evlilik hukukunun bugünkü hukuk norm ve anlayışıyla aklî gerekçesini aramak ön- celikle aklî bakımdan isabetli değildir. Öte yandan peygamber- lere gelen şeriatlerde haram ve helal noktasında farklılıkların olduğu da bilinen bir gerçektir. Nitekim son şeriat olan İslâm ile önceki bütün şeriatlerin birçok hükmü geçersiz kılınmış, onlar- da bulunan hükümlerden yararlanma İslâm şeriatine uygunluk şartına bağlanmıştır. Bu yüzdendir ki İmam Mâtürîdî aklın zo- runlu olarak bilmesi gereken Allah’ın varlığı, birliği ve yegâne 20 GÜNDEMDEK DNÎ SORULAR hükümranlığı gibi hükümlerin, zaman, mekân ve muhataba göre asla değişmeyeceğini ancak bunun dışında ilahi bildirime muh- taç olan ve peygamberler tarafından getirilen şeriatler arasında birtakım değişikliklerin olabileceğini ifade etmiştir. 31 Netice olarak hakkında yeterli ve kesin bilgilere sahip olma- dığımız bir konuda bugünün geçerli hukuku ve anlayışı ile ki- şisel değerlendirmelere gitmek, spekülasyon üretmek dışında bir anlam ifade etmemektedir. Bu konu Hz. Âdem ve Havva’ya yasaklanan meyvenin cinsini öğrenmeye çalışmak veya ne ol- duğu konusunda fikir yürütmekten farklı değildir. Bu tür ko- nularda “ Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü göz, kulak ve gönül bunların hepsi ondan sorumludur. ” 32 ayeti çerçevesinde düşünmek ve hareket etmek en sağlıklı yoldur. Öyleyse kesin bilgimizin olmadığı bu gibi konularda birtakım zayıf rivâyetlere ve İsrâiliyât’a dayanarak lehte veya aleyhte spekülasyon üretmek yerine Müslümanca düşünme ve yaşama azminin canlı tutulmasına odaklanmak daha yerinde olacaktır. 3. Hz. İsa beşikteyken konuşmadı mı? * Babasız olarak yaratılmış olması ve daha beşikte bir bebek iken konuşması 33 , Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. İsâ (a.s.) ile ilgili dikkat çeken hususlar arasında yer almaktadır. Hz. İsâ’nın (a.s.) beşikte konuşması, onun ve annesinin Allah’ın kudretine delil kılınma- ları 34 dışında, annesinin iffeti hakkında zihinlerde oluşan soru işaretlerini ortadan kaldırmış ve peygamber olacağını daha be- şikteyken haber vermiştir. 35 Bu olay Kur’ân-ı Kerîm’de şu şekilde nakledilmiştir: Kucağında bebeğiyle kavminin yanına gelen Hz. Meryem (a.s.) onların türlü itham ve hakaretlerine maruz kal- * Ali BÖCÜ 31 Mâtürîdî, Tevîlât , I, 528. 32 İsrâ, 17/36. 33 Taberî, Tefsîr , XVIII, 189. 34 Enbiyâ, 21/91. 35 Bkz. Taberî, Tefsîr , VI, 418; Râzî, Mefâtîhu’l-Gayb , VIII, 225; Kurtubî, el-Câmi‘ , IV, 90; Âlûsî, Rûhu’l-Meânî , II, 156. GÜNDEMDEKİ DİNÎ SORULAR 21 mış, ancak Allah’ın emri üzere sükût etmiş ve sadece bebeğe (Hz. İsa’ya) işaretle yetinmiştir. Etrafındakilerin bunu bir istih- za olarak algılayıp 36 “ Biz beşikteki bir bebekle nasıl konuşalım?! ” şeklinde gösterdikleri sert tepkiler esnasında Hz. İsâ konuşmuş ve “Ben, Allah’ın kuluyum; O, bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı. Nerede olursam olayım, O beni kutlu ve bereketli kıldı; ya - şadığım sürece bana namazı, zekâtı ve anneme saygılı olmayı em - retti; beni zorba ve isyankâr yapmadı. Doğduğum gün, öleceğim gün ve yeniden hayata döndürüleceğim gün esenlik benimle ola - caktır. ” 37 demiştir. Beşikte bir bebeğin konuşması karşısında ora- da bulunanlar hayrete düşüp bunun apaçık bir mucize olduğu- nu anlamışlardır. Bu meselede Kur’ân-ı Kerîm, Cenab-ı Hakk’ın kudretiyle Hz. İsa’nın mucize olarak yaratılışını ve devamındaki tabloları anlatmaktadır. Kur’ân-ı Kerîm’in bu konudaki sarih beyanına rağmen ayet- teki “beşikte” ifadesinden yola çıkarak bunları bir çocuğun söylemiş olamayacağı, çocuğa kitap verilemeyeceği, namaz ve zekâtın çocuğa emredilemeyeceği şeklinde itirazlar ileri sürülmüştür. Bu iddia sahipleri, Hz. İsâ’nın, bu sözleri ancak yetişkinlik çağında söylediğini savunmuşlardır. Ayetteki “be- şikte yatmakta olan çocuk” 38 ve “beşikte iken” 39 ifadelerinden hareketle Hz. İsa’nın beşikte iken konuşmuş olması meselesi- ni bir tartışma konusu haline getirmişlerdir. Bunu ayetlerdeki geçmiş zaman kipli sözlerin Hz. İsa tarafından aslında gelecek- te söylenecek sözler olduğu şeklinde gerekçelendirmişlerdir. Hz. İsâ’nın beşikte değil de yetişkin iken konuştuğu görüşünün kaynağı da bu tür yorumlardır. Öncelikle belirtmek gerekir ki bu yorumlar İslâm âlimleri ve müfessirler tarafından itibar görmemiştir. Çünkü bu iddialar 36 Taberî, Tefsîr , XVIII, 189; İbn Kesîr, Tefsîr, V, 228. 37 Meryem, 19/29-33. 38 Meryem, 19/29. 39 Âl-i İmrân, 3/46.