Merhaba, Bu sayı ile ilk yılımızı tamamlamış oluyoruz. Kasım ve Aralık aylarında 2 önemli gün var kadın mücadelesi açısından. 25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü ve Türk Kadınına Milletvekili Seçme ve Seçilme Hakkının verildiği 5 Aralık 1934. Kısa bir bilgilendirme yazısı ile ele alıyoruz bu önemli olayları. Önemsediğimiz iki etkinlik yaptık. İlk etkinliğimiz, Prof. Dr. Mahmut Parlaktuna'nın moderatörlüğünde, Prof. Dr. Fatma Umut Bespınar'ın konuşmacı olarak katılımıyla gerçekleştirdiğimiz “İşyerinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” başlıklı yüz yüze bir seminer, diğer etkinliğimiz ise kadın öğrencilerimizle gerçekleştirdiğimiz çevrim içi bir toplantı oldu. Seminerin başlığı nedeni ile bu sayının ana konusunu Toplumsal Cinsiyet olarak belirledik. Yapılan sunumdan bir metin hazırladık. Böylece bilgilerin daha fazla kişiye de ulaşmış olacağını umuyoruz. Misyonlarımızın önemli bir başlığı olması nedeni ile elbette toplumsal cinsiyet eşitliği kavramı tek bir sayının konusu olmayacaktır. Sunumda önerilen Korsaj adlı filmin ve Denizden Gelen Hediye adlı kitabın tanıtımını da öneriler bölümünde bulabilirsiniz. Aynı bölümde 2'nci sayımızda önerdiğimiz Promising Young Woman (Yetenekli Genç Kadın) adlı filmi petrol mühendisi kadınlar bakışı ile değerlendirdiğimiz bir yazı da bulunmakta. SPE tarafından her sene düzenlenen “Enerjide Kadın Semineri” ile ilgili bir bilgiyi de sayımızın sonunda bulacaksınız. Sonraki sayıda görüşmek üzere. İyi okumalar, PMO Kadın Çalışma Grubu PEMBE BARET Petrol Mühendisleri Odası Kadın Çalışma Grubu Bülteni İÇERİK SAYFA 1-2-3-4-5 İş Yerinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği SAYFA 6 Neler Yaptık? SAYFA 7-8-9 Okuduklarımız, İzlediklerimiz, Önerdiklerimiz SAYFA 10 Önemli Günler ve Faydalı Linkler SAYFA 11 SPE Enerjide Kadın Semineri Bültenimizde yazı veya içerik paylaşmak ya da bülten hakkında geri dönüşlerinizi iletmek isterseniz pmo@pmo.org.tr adresine yazabilirsiniz. Ocak 2025, Sayı: 4 Sunumuna “toplumsal cinsiyet” kavramının tanımını aktararak başlayan Prof. Dr. Fatma Umut Beşpınar, İstanbul Sözleşmesi 3. Maddesi’nde de belirtildiği üzere; toplumsal cinsiyetin , toplumsal olarak inşa edilen ve toplum tarafından erkekler ve kadınlar için uygun görülen roller, davranışlar, eylemler, nitelikler olarak tanımlandığını belirtti. Bu toplumsal kurguya dair “Karadenizli çalışkan, fedakâr kadın,” “Adanalı sert erkek” gibi çeşitli örnekler verildi. Yine bir başka toplumsal kurgu olan kadınların daha duygusal, erkeklerin daha rasyonel oldukları bu yüzden de mühendisliğe daha yatkın oldukları gibi yaygın kabullerin çocukların ve gençlerin yönlendirilmelerine neden olduğunu ifade etti. Aile ve eğitim kurumlarındaki geleneksel toplumsal cinsiyet kabullerine dayalı sosyalizasyon süreçlerinin sonucunda da makine mühendisliği gibi bazı alanlarda kadınların azınlıkta olduklarını ve hatta bu alanlarda kendilerini “yersiz” hissettiklerini belirtti. Bu tür toplumsal kalıp yargıların hem kadınlar hem de erkekler için zorlayıcı olabileceği ve olumsuz sonuçları olabileceğini ifade edildi. TOPLUMSAL CİNSİYET Petrol Mühendisleri Odası Kadın Çalışma Grubu tarafından düzenlenen, "İş Yerinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği" konulu söyleşi, Prof. Dr. Mahmut Parlaktuna'nın moderatörlüğünde ve Prof. Dr. Fatma Umut Beşpınar'ın katılımlarıyla 8 Kasım 2024 Cuma günü saat 14.00'te ODTÜ Petrol ve Doğal Gaz Mühendisliği Bölümü Amfisi'nde gerçekleştirildi. Sayfa 1 Prof. Dr. Fatma Umut Beşpınar, toplumsal cinsiyet eşitliği kavramının ise her alanda eşit görünürlük, güçlenme, sorumluluk, katılım, kaynakların dağılımı ve kaynaklara erişimde eşitlik anlamına geldiğini belirtti. Kadın ve erkeğin aynı olmamakla birlikte eşit haklara sahip olduğunu, kalıp yargıların toplumsal cinsiyet eşitliğine engel olduğunu, ayrımcılığı beslediğini ifade etti. Prof. Dr. Fatma Umut Beşpınar, bu konu ile ilgili olarak Corsage (Korsaj), Bavyera Düşesi Elisabeth’in hayatını konu alan filmini önerdi. Bu filmde kadın olmaya ilişkin toplumsal beklentilerin kadınların ve erkeklerin yaşamlarındaki olumsuz sonuçlarına ilişkin bir çok örnek olduğunu ifade etti. Ancak aynı filmin verdiği bir diğer mesaj da toplumsal cinsiyet kalıplarının toplumsal, ekonomik ve kültürel yapı ile ilişkili olduğu ve toplumsal dönüşüme baplı olarak değiştirilebilir olduğunu belirtti, bu nedenle bugün yaşanan bazı eşitsizliklerin eğer toplumsal farkındalık geliştirilirse gelecekte sürmeyebileceğine dair umudunu da paylaştı. İŞ YERİNDE TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ SÖYLEŞİ NOTLARI Tüm katılımcılar tarafından çok eğitici olarak değerlendirilen bu söyleşinin notlarını, katılamayan üyelerimizin de faydalanmasını umarak rapor halinde sunuyoruz. --- Sevtaç Bülbül Prof. Dr. Fatma Umut Beşpınar, çeşitli tanımlardan bahsederek örnekler verdi: o Doğrudan ayrımcılık: Örn: “Kadınların mühendislik alanında ne işi var?” anlayışının egemen olması. Kadınların yurt dışı bursluluk sınavına alınmaması. o Dolaylı ayrımcılık: Fark etmenin zor olduğu, daha gizli ayrımcılık. Örn: Yeni doğum yapmış kadın çalışanların yaşam önceliklerini ve sorumluluklarını dikkate almadan toplantıları akşam düzenlemek, sahada kadınlar için tuvalet bulunmaması, kadın stajyerler uygun bedende bot bulunmaması, fiziksel çevre ve araçların fiziksel olarak güçlü erkek standart ve normlarına göre düzenlenmiş olması. o Toplumsal Cinsiyet Körlüğü: Toplum tarafından atfedilen rollerden kaynaklı durumları fark etmemek, kanıksamak. Körlük ile duyarlılık arasında bir spektrum bulunmakta ve sadece erkeklerin değil kadınların da bu konuda duyarsızlaşabildiklerini ve bu tür durumları normalleştirebildiklerini belirtti. Örn: Bölüm birincisi olduğu halde kadın yapamaz diye düşünülerek bölüm üçüncüsünün işe alınması fakat birinci olan kişinin de bu durumu yadırgamaması. o Eşitlik: · Aynılık eşitliği: Kadın ve erkek insan olarak aynıdır anlayışına dayanır. ‘Kanun önünde herkes eşittir’, aynılık eşitliğinin tipik bir ifadesidir. · Farklılık eşitliği: Kadınların eril yapı içinde varlıklarını kolaylaştırmak için kadınlara ayrılmış işe alım vb. için kotaların ayrılması. Dönüştürücü eşitliğe ulaşabilmek için bir aşama olarak önemlidir. · Dönüştürücü eşitlik: Asıl olarak hedeflenen eşitlik, bütün yapılar ve ilişkiler eşitlikçi bir norm temelinde inşa edilir. o Ayrımcılık: · İyi niyetli ayrımcılık: Dolaylı olarak uygulanan ve kendini “iyi niyetli” olarak sunan ayrımcılık. Örn: Kadın öğretim üyelerine kolaylık sağlamak amacıyla derslere yoğunlaşmasının önerilmesi, bu durumun araştırmadan geri kalınıp kariyer basamaklarında ilerlerken dezavantaja neden olması. · Çoklu ayrımcılık: Bir ayrımcı uygulamada birden fazla ayrımcılık unsurunun bir arada ve birbiriyle ilişkili olması. · Pozitif ayrımcılık: Geçici özel önlemler, kota uygulamaları. Kalıcı olmaktan ziyade eşitsizlikler ortadan kalkana kadar sürdürülmeli. TOPLUMSAL CİNSİYET Sayfa 2 İŞ YERİNDE TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ SÖYLEŞİ NOTLARI Önceki Sayfadan Devam o Güçlenme: Kadınların kendi yaşamları üzerinde kontrol sahibi olmaları, karar verme sürecinde etkin olmaları. o Yapışkan zemin: Kariyer basamaklarının başında kadınların yoğunlaşması, sonraki basamaklara ulaşmalarına engel olan yapısal eşitsizliklerle karşılaşmaları Örn: Akademiye girişte kadın ve erkek Dr. Öğretim üyesi sayısı yakın iken yıllar içerisinde erkek profesör sayısı artmakta. Doçentliğe geçiş, kadınların çocuk sahibi olma dönemlerine denk geldiği için kadınlarda daha uzun zaman almakta. o Pembe yakalı işler: Bazı mesleklerde kadınların yoğunlaşması ve bu mesleklerin daha az statülü ve düşük ücretli olması. Örn: Hemşirelik kadın mesleği gibi görünmesi. o Delik boru: Kariyer basamaklarının her aşamasında kadınların yaşadıkları zorluklar, ayrımcı uygulamalar ve iş yaşam dengesini kurmakta karşılaştıkları engeller dolayısıyla kariyerlerine devam etmemeleri/edememeleri. Örn: Kariyerin başlangıcından sonraki evrelere kadar kadın sayısında azalma olması. o Cam tavan: Kadınların çalışma hayatlarında en üst kademelere ulaşmasını önleyen engeller. o Yıldırıcı mentor: Kadınlara kariyerde yol gösterirken onları yıldıran mentorler. Olumsuz etkileyen yönlendiriciler. o Anne yolu: Kadınların anne olduktan sonra işyerinde önemli mevkilerde görevlendirilmemeleri. Örn: Doğum vb nedenlerle daha “hafif” olan farklı görevlere alınma. o Erkek ağları: Erkeklerin iş dışı pratiklerde aralarındaki bağ ve dayanışmayı kuvvetlendirmeleri ve bu bağların işyerinde kullanılarak kadınların dışlanması, dezavantajlı konuma itilmesi. Örn: Halı saha maçları gibi erkeklerin daha çok katılım sağladığı etkinlikler ile erkekler arasındaki sosyal ağları güçlendirme. TOPLUMSAL CİNSİYET Sayfa 3 İŞ YERİNDE TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ SÖYLEŞİ NOTLARI Önceki Sayfadan Devam Prof. Dr. Fatma Umut Beşpınar, kadınların istihdama katılım oranları ile ilgili bilgi verdi. Küresel boyutta kadınların istihdama katılım oranının erkeklere göre %47 daha düşük olduğunu ifade etti. 2023 yılına ait Cinsiyet Uçurumu Endeksine göre, Türkiye’nin 129. Sırada olduğunu ve Tunus ile Nijerya arasında yer aldığını, Türkiye’nin Avrasya ve Orta Asya’da 10. Sırada olduğunu belirtti. Kadın işsizlik oranı %13,4 iken erkek işsizlik oranının %8,9 olduğunu, 15-24 yaş arası gençlerde işsizlik oranının %25,2 olduğunu ifade etti. Çalışmayan kadınların %47’sinin ev işleri nedeniyle çalışmadığını belirtti. TÜİK 2022 verilerine göre, kadınların %27,4’ü gece yalnız yürürken güvensiz hissediyor. Toplu taşımada yaşanan zorluklar, çocuk bakımı ile ilgili sorumluluklar kadın istihdamını azaltıyor. Engeller, istihdama katılmaya engeller ve istihdamda dezavantajlı duruma düşmek (kayıt dışılık, daha düşük ücret, çalışma saatleri vb.) şeklinde olabilmekte. World Employment and Social Outlook Trends for Women 2017 Raporu’na göre ulaşım zorlukları, çocuk bakım eksikleri, aile onayının olmaması gibi durumlar kadınların istihdama katılımını engellemekte. KONDA Hayat Tarzları 2008’e göre, ev bakım işleri için erkekler günde 1,5 saat, kadınlar ise günde 3,5 saat harcamakta. İlkkaracan, Kim ve Kaya (2015)’in çalışmasına göre, kadınlar için çalışmanın getirisi ev, çocuk, yaşlı bakım hizmetlerinin dışarıdan alınması maliyetinden düşük kaldığı için kadınların istihdama katılımının azaldığını belirtmekte. Kadın, İş, Hukuk İndeksi (WBL 2) yapı-süreç-sonuç modeline göre, Türkiye yasal haklardan 82,5, destekleyici çerçevelerden 55,8 ve uzman görüşleri 58,8 puanı bulunmakta. Birbiri ile ilişkili 10 boyut değerlendirilmekte. Temel sorun, yasaların uygulanması için destekleyici çerçevelerde eksiklik bulunması. TOPLUMSAL CİNSİYET Sayfa 4 İŞ YERİNDE TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ SÖYLEŞİ NOTLARI Önceki Sayfadan Devam o 190 Sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi, 2021 yılında Türkiye tarafından kabul edilmiştir. o İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu’nda işyerinde mobbing ve yıldırma yer almaktadır. o Psikolojik Taciz (Einarsen vd, 2009); Kişiye yönelik zorbalık (Örn: Kişi hakkında dedikodu) İşe yönelik zorbalık (Örn: İş dışında bırakma, iş mail listelerinden çıkarma) Fiziksel zorbalık (Örn: Kişiye bağırma) Mobbing sistematik olmalı ve en az 6 ay tekrarlanmalıdır. o İş Kanunu’na göre, cinsel taciz derhal fesih nedenidir ve tek sefere gerçekleşmesi yeterlidir. o Cinsiyetçi şakalar, cinsiyetçi küfürler, yoruma açık ve gizlice yapılanlar da dahil cinsel tacize girer. TOPLUMSAL CİNSİYET Sayfa 5 İŞ YERİNDE TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ SÖYLEŞİ NOTLARI Önceki Sayfadan Devam Söyleşi, Prof. Dr. Mahmut Parlaktuna, ODTÜ Cinsiyet Eşitliğini Destekleme ve Cinsel Tacizi Önleme Birimi’nde (CİTÖB) görev almış olduğu süredeki deneyimlerini aktarması ile başladı. Prof. Dr. Mahmut Parlaktuna, kadın öğrencilerin çok zor durumlarla karşılaşabildiklerinden bahsetti. Prof. Dr. Fatma Umut Beşpınar, Prof. Dr. Mahmut Parlaktuna’nın birimde tek erkek üye olarak görev aldığını ve önemli katkılarda bulunduğunu belirterek erkek öğretim üyelerinin farkındalığının artmasının çok önemli olduğunu vurguladı. Bize her zaman destek veren sevgili Umut Hocamıza çok teşekkür ediyoruz. Değerli büyüğümüz Mahmut Hocanın varlığının anlamı ise çok büyüktü. Seminer: İş Yerinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Sayfa 6 Kadın öğrencilerle yaptığımız bu görüşmede stajları hakkında görüşlerini dinledik. Kuruluşumuzdan bugüne kadar kadın öğrencilerle her yıl yüz yüze veya çevrim içi görüşmeler yaptık. Bu görüşmelerde hep duyduğumuz şikayetler, kadın öğrencilerin bedenlerine uygun ölçülerde giysi veya ayakkabı gibi iş güvenliği donanımlarının temin edilmemesi, kadınlara özel giyinme odası veya tuvalet bulunmaması konularında yaşanan sıkıntılardı. Bu konuda güncel durumu görebilmek amacı ile 12 Aralık 2024 tarihinde staj dönemini merkeze alan çevrim içi bir toplantı yaptık. NELER YAPTIK? Öğrenci Buluşmaları - Staj Deneyimleri -1 OKUDUKLARIMIZ, İZLEDİKLERİMİZ, ÖNERDİKLERİMİZ... DENİZDEN GELEN HEDİYE: Deniz kıyısında kısa bir inziva, tüm dinginliğiyle bir iç yolculuk... Kıyıya vuran deniz kabuklarından aldığı ilhamla, kadının gündelik yaşantısı ve bu yaşantının toplum elinde nasıl şekillendiğine dair derin düşüncelere çekilen Lindbergh, dalgalarına kapıldığımız hayatın her evresine yeni bir bakış açısı sunuyor. Bununla kalmayıp, ilişkilerin ve evliliklerin değişen hallerine, yeniden biçimlendirdiğimiz toplumsal cinsiyet rollerine ve hayatımızı kolaylaştırmayı vadeden araçların üzerimizdeki cendere etkisine dair düşüncelerini, berrak bir denizin kıyısından seslenerek anlatıyor. Tüm zamanların en çok satan modern klasiklerinden biri olan Denizden Gelen Hediye’nin, dünyanın bütün kadınlarına yıllar önce fısıldadığı sır, heyecanını hâlâ koruyan güçlü bir ses olarak yeni okurlarını bekliyor. Yazan: Anne Morrow Lindbergh Çeviren: Cumhur Mısırlıoğlu Goodreads Puanı: 4.14 (53.487 ratings) Sayfa Sayısı: 128 İlk Baskı: Ocak, 1955 KİTAP Sayfa 7 Lindbergh kadının toplumsal yaşamda özgürleşebilmek adına erkeklerle iş dünyası ve sosyal yaşam konusunda bir yarışa itildiği ve bunun bir çok kadının hayatında bir gürültü, zamansızlık, telaş ve kaygı yarattığı, fazlaca yük taşıdığı, empatik içsel dinginliğinden koparak dışarda bir geçici dış güç elde etme çabasına neden sokulduğunu toplumsal zorbalıklara nasıl fark etmeden maruz bırakıldığını anlatmış. Kitap aslında 1950'de yazılmış. Ancak günümüz cinsiyet eşitsizlikleri ile bire bir örtüşüyor. Kitap metaforik anlatımları ile okuyucuya derin mesajlar vererek, sorunlar ve çözümler üzerine sorgulamaya kapı açıyor: “...Bir ilişki düşünün ki insan insanı bilsin...Ve de kendi kendini tamamlayan , birbirine sonsuz anlayış ve nezaketle yaklaşan, bağlanırken de bırakırken de iyi niyetli ve açık olan bu insanca sevgi, mücadele ve çabayla hazırlandığımıza benzer. İki yalnızlığın birbirini koruyup kolladığı, dokunup selamladığı bir sevgi olsun..” Cinsiyetler arası yarışın evrimsel süreci içerisindeki gelişimi şöyle açıklamış yazar : “Kadın rüştünü kendi ispatlamalıdır. Rüştünü ispatlamanın özünde de bu vardır. Kendi başına ayakta durabilmek. Başkalarına bağımlı olmamayı, gücünü başkaları ile rekabet ederek göstermesi gerekmediğini öğrenmelidir kadın. Geçmişte Viktoryanizm ve Feminizm arasında yani bağımlılıkla rekabet arasındaki iki zıt kutupta gidip geldi. Bu iki aşırı uç bütünüyle kadın olmanın merkezine oturamadığı için dengesini bozdu durdu. Zaten kadın kendi merkezini kendi başına bulmalı. Bütün olacaksa da kendi başına olmalı. Başlı başına bir dünya olmalı.” --- Algı Güven OKUDUKLARIMIZ, İZLEDİKLERİMİZ, ÖNERDİKLERİMİZ... Film genç bir kızın en iyi arkadaşının yaşadığı dramın ardından kendi hayatını intikam almaya adamasını anlatıyor. Kadına uygulanan şiddeti ve istismarı hoş görmek olası değil, saldırgan ne kadar genç, temiz yüzlü ve de ‘gelecek vaat eden’ bir erkek olsa da. Bu konuda hepimiz aynı fikirdeydik. İntikam alma arzusu ve yöntemi konusunda görüşlerimiz ayrıldı. Bir kısmımız intikamın bir işe yaramadığını ve davranışlarının genç kızın psikopatlığını öne çıkardığını vurguladı. Diğer bir görüş, filmlerde kadınlara psikopatlığı yakıştırmamızın toplumsal koşullanma olduğu yönündeydi. Genç kadının çok başarılı bir iş hayatı olabilecekken intikam uğruna hayatını harcamasını içine sindiremeyenler vardı. Verdiği savaşın akıllıca olmadığını düşünenler de oldu, ne kadar yanlış ve acı da olsa bu yolla kazandığı zaferin büyük olduğunu düşünenler de... Genç kadının akademik başarısı yüzünden hedef olduğu, diğer genç kızın da arkadaşı olmadan okulda başarılı olamayacağını anladığı için intikam almaya başladığı gibi bir yorum da vardı. Bu yorum genç kadınların başarıları yüzüden hedef olduğunu düşünmek, filmin yönetmen ve senaryo yazarının amacıyla çelişkili, erkek mesleğinde çalışan başarılı mühendis kadınların göze batmamaya çalışma içgüdüsü yüzünden bize böyle hissettirdiğini düşündük. Yönetmen bütün söyleşilerinde toplumun duyarsızlığı yüzünden genç kadınların hiç sebepsiz hedef olduğunu göstermek istediğini vurguluyor. Filmin şiddet sahneleri, genç kadının diğer kadınlara zarar veriyor gibi göründüğü sahneler, kısa olan romantik mutluluğu da fikir ayrılığı yarattı. Bu da büyük olasılıkla yönetmenin başarısına işaret ediyor, filmi sahiplenip nasıl daha iyi olurdu diye düşünüyoruz, verilen mesaja canı gönülden katılıp nasıl daha etkileyici olabilir diye akıl yoruyoruz. --- Serap Özoğlu-Topdemir PROMISING YOUNG WOMAN (YETENEKLİ GENÇ KADIN) 4 Haziran 2024 Salı gecesi bir grup Petrol mühendisi kadın 2. Sayımızda önerdiğimiz "Promising Young Woman- Yetenekli Genç Kadın" filmi konusunda sohbet ettik. FİLM Sayfa 8 Önceki Sayfadan Devam OKUDUKLARIMIZ, İZLEDİKLERİMİZ, ÖNERDİKLERİMİZ... CORSAGE (KORSAJ) Yıl 1877, yer Viyana, Avusturya İmparatoriçesi bir jenerasyonun ‘Sisi’ diye bildiği Elisabeth Amelie Eugenie 40. Doğum gününü kutlayacaktır. Bu kendisine biçilen görevler içinde olan, dış görünüşü standartlarını korumakta zorlanacağı dönemin başlangıcıdır bir manada da. Korsajının içine sığmak giderek daha zor olacaktır. Ölçülerini ve kilosunu sıkı bir şekilde takip etmeye başlar, saray sofralarından sadece bir çorba içerek kalkar. Sayfa 9 FİLM Önceki Sayfadan Devam Elisabeth çok değişik yönleri ile karşımıza çıkan hep sevilmiş bir figür. Avusturya’da turistler için magnet ve çikolataları süsler, sinemada pek çok kere konu edilir hatta bazıları için o ünlü oyuncu Romy Schneider’dir. Şu aralar 2024 yılına ait bir dizi bile dijital platformlarda gösterilmekte. Bu filmde kraliçeliğe hiç uygun olmayan bir karakterin kendi olmayı başarmaya çalışan bir kadın olarak anlatılıyor. Korsaj sadece bedenin değil hayatının da cenderesi çünkü. Gerçek Kraliçenin 40 yaşından sonra halkın içerisine çıkmadığı ve portre için poz vermeyi bıraktığı söylenir. Yine söylendiğine göre bel çerçevesi yıllarca 45 cm olarak kalmış. Filmin sonu gerçek hayattan farklı. Senarist olması gerektiğini düşündüğü karaktere uygun bir son hazırlamış. Başrol oyuncusu 2022 Yılında Cannes Film Festivalinde en iyi oyuncu ödülü almış. --- Ülker Aydın Kalfa Senaryo/Yönetmen: Marie Kreutzer Oyuncular: Vicky Kriep, Florian Teichtmaster Yapım Yılı: 2022 Süre: 114 dk Kaynakça : beyazperde.com altyazi.net www.mubi.com ÖNEMLİ GÜNLER 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü 1999 yılında kadına yönelik şiddete farkındalık yaratmak amacıyla Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararı ile ilan edilmiştir. Her yıl 25 Kasım’da başlayan ve 10 Aralık İnsan Hakları Günü'nde sona eren 16 Günlük Aktivizm kampanyası sürecinde temalar belirlenmekte olup 2024 yılı için "Her 10 dakikada bir kadın öldürülüyor" teması belirlenmiştir. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nün vurgulanması amacıyla turuncu renk kullanılmakta ve etkinlikler düzenlenmektedir. Sayfa 10 5 Aralık 1934 Türk Kadınının Milletvekili Seçme ve Seçilme Hakkının Tanınması Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün açmış olduğu aydınlık yol sayesinde, 2024 yılında Türk kadınına milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanınmasının 90. yıl dönümüne ulaşılmıştır. Türkiye'de kadınların belediye seçimlerinde seçme ve aday olma hakkı 3 Nisan 1930 tarihinde, köy muhtarlığı ve ihtiyar heyetlerine seçilme hakkı 26 Ekim 1933 tarihinde tanınmıştır. Kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkını veren yasa önerisi ise 5 Aralık 1934’te TBMM'de görüşülmüş ve 317 üyeli Mecliste oylamaya katılan 258 milletvekilinin tümünün oylarıyla Anayasanın 10. ve 11. Maddeleri değiştirilerek kadınlara 22 yaşında milletvekili seçme, 30 yaşında milletvekili seçilme hakkı verilmiştir. 8 Şubat 1935’te gerçekleştirilen TBMM 5'nci Dönem seçimlerinde 17 kadın milletvekili ilk kez TBMM’ye girmiş, ara seçimlerde bu sayı ara seçimlerde bu sayı 18’e çıkmıştır. 2023 yılında gerçekleştirilen 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinin ardından TBMM'deki kadın milletvekili sayısı cumhuriyet tarihi boyunca ulaşılan en yüksek sayı olan 121'e ulaşmış olmakla birlikte kadın milletvekili oranı %20'de kalmakta ve Mecliste kadın-erkek eşit temsil oranı sağlanmamaktadır. FAYDALI LİNKLER Statement for International day for the elimination of violence against women Deprem Sonrası Futbolla Gelen Dayanışma: Adıyamanlı Gökyüzü Şutlayıcılar Türkiye Atletizm Federasyonu X Paylaşımı Sayfa 11 SPE ENERJİDE KADIN (WOMEN IN ENERGY) SEMİNERİ 20 Haziran 2024 Perşembe günü Londra Southbank Üniversitesi'nde gerçekleştirildi. Seminerin teması "Yarını Güçlendirmek: Enerji Dönüşümü ve Yapay Zekayı Keşfetmek" idi. Seminerde, Ann Davies (SVP Wells, bp), Michael Wynne (S&P Global VP) ve Amy Challen (Shell'de Yapay Zeka Başkanı) gibi ilham verici ana konuşmacılar yer aldı. Kariyer yolculukları hakkında kişisel hikayeler paylaştılar ve iş yerinde otantik olmanın önemini tartıştılar. Anahtar noktaları şöyle özetleyebiliriz: · Bu etkinliğin ana temalarından biri özgüven ve birbirine destek olma idi, çünkü bu iki unsur enerji sektöründe anlamlı bir dönüşüm yaratmanın temel taşlarını oluşturuyor. · Konuşma (speak up) kültürünün teşvik edilmesi, sadece toplumsal cinsiyet eşitliği açısından değil, iş güvenliği açısından da büyük önem taşıyor. Kadın ağları, sektörde standartları belirleyerek yükseltirken, herkesin sesini duyurabileceği bir ortam oluşturuyor. · Mentorluk ve koçluk , özellikle görünmeyen, geri planda sessiz kalan, ancak parlak fikirlere sahip bireylerin kendilerini daha güçlü ifade etmelerini sağlamak açısından kritik bir rol oynuyor. · Enerji dönüşümü, farklı beceriler, bakış açıları ve liderlik tarzlarına ihtiyaç duyuyor. Bu noktada, yapay zeka (AI) büyük ölçekli değişimleri hızlandıran ve verimliliği artıran kilit bir teknoloji haline geliyor. Yapay zeka, enerji piyasalarını dönüştürmeye başladı bile ve gelecekte sektörde daha da önemli bir yer tutacak. · Küresel ve bölgesel zorluklar devam etse de, sürdürülebilirlik ve net sıfır hedeflerine ulaşmak için güçlü bir irade var. Daha kapsayıcı ve yenilikçi bir enerji sektörü yaratmak hepimizin elinde. Etkinliğe katılan 100'den fazla kişiye ilham veren bu seminer, pozitif değişimi teşvik etmeyi ve katılımcılara değerli bir ağ kurma fırsatı sunmayı amaçladı ve başardı. Etkinliğin kısa bir video özetine şu linkten ulaşabilirsiniz: Link Bu yılki seminerin teması “Yeni Jenerasyon: Çözümler, İnsanlar, Enerji” olarak belirlendi ve 19 Haziran 2025'de yapılacak etkinliğin çalışmaları başladı bile. Daha fazla bilgi için LinkedIn’de SPE Women in Energy hesabını takip edebilirsiniz. --- Demet Erbaş Tanghe