Bankacılıktan denizcilik sektörüne HAZIRLAYAN: ÖZGE BAŞARIR Sektörün Yıldızı Yıldız Bozkurt Özcan'ın serüveni 18 Yıldız Bozkurt Özcan Bankacılıkla başlayıp denizcilik sektörüne uzanan bir kadın hikâyesi var bu sayımızda karşınızda. Med Marine Genel Müdürü Yıldız Bozkurt Özcan’ın serüveni bu. İlk cümleye bakıp da, kısa bir bankacılık tecrübesinin ardından denizcilik sektörüne girdiğini sanmayın sakın Bozkurt Özcan’ın. Tam 25 yıl süren bir bankacılık sürecinden bahsediyoruz; dile kolay... Yıldız Bozkurt Özcan, Boğaziçi Üniversitesi İşletme Fakültesi’ni bitirir bitirmez başlamış çalışmaya. Başlayış o başlayış... Mezuniyetin ardından, 21 yaşında girilen iş hayatında geçen uzun yıllar... Bankacılık, diğer birçok alana göre kadın çalışanların yoğun olduğu bir sektör olarak dikkat çekmesine rağmen, bu yoğunluk daha çok şube tarafında gözlemlenir; stratejik kararların verildiği genel müdürlük binalarında ise kadın sayısı çok daha azdır, yukarıya tırmandıkça bu sayı daha da azalır ve yüzde 5’ler seviyesine düşer... Anlaşılan bu durum Yıldız Bozkurt Özcan’ı hiç yıldırmamış ki, kendisi Kurumsal ve Ticari Bankacılık Genel Müdür Yardımcılığı’na kadar uzanan bu yolda, azim ve çalışkanlığıyla başarıya ulaşmış olan, bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar kadının arasında yerini almış. Bozkurt, iş hayatına Akbank’ta başladıktan sonra da kendini geliştirmekten vazgeçmemiş hiçbir zaman. Türkiye’de Merkez Bankası Başkanı önderliğinde ilk kez açılan ve yalnızca 18 kişiyi kabul eden Bankacılık Master Programına, başvuru yapan 500-600 kişi arasından sıyrılarak girmeyi başarmış. Master sonrasında Akbank’tan ABN-Amro’ya geçmiş ve ardından İngiltere hükümetinin verdiği tam bursla Southampton Üniversitesi’nde Uluslararası Bankacılık ve Finans master’ına gelmiş sıra. Durmak bilmemiş kısacası Bozkurt, kendini sürekli geliştirmiş. Yurtdışındaki master’ın ardından ülkesine dönmüş ve o dönemin bankalarından Inter Bank’ta çalışmaya başlamış. Şube müdür yardımcılığıyla başlayan yeni dönem; şube müdürlüğüne, oradan da TMSF tarafından el konulan Inter Bank, Es Bank ve Eti Bank’ın merkez şube müdürlüklerine uzanmış. Tek banka yetmemiş Yıldız Bozkurt’a, üç bankayı birden çekip çevirmiş. Ardından Bozkurt için ikinci Akbank dönemi başlamış. Burada Ticari Bankacılık bölümünü kurup yönetmiş. Bozkurt’un hedefleri her zaman yüksek olmuş iş hayatında. Projeksiyonunda genel müdür yardımcılığı varmış ve bunu da başarmış. Ancak Akbank’ta değil, Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı bir banka olan ABN-Amro’da. Burada geçen altı yıl ve ardından The Royal Bank of Scotland dönemi... Ancak The Royal Bank of Scotland’ın Türkiye’den çıkma kararı almasının ardından hemen hemen her kadının yaşadığı, o bilinen kısa arayı vermiş iş hayatında Bozkurt. Evet, tahmin edebileceğiniz gibi annelik duygusu ve gerekleri bu kısa arayı kaçınılmaz kılmış. Ama iş hayatından kopamamış yeni anne... Bir yıllık aranın ardından bir yol ayrımına girmiş; artık ya kendi işini kurma ya da şirketlere finansal danışmalık hizmeti verme konusunda karar vermeye yönelmiş. İşte tam da bu noktada bankacılık refleksiyle analiz yapmaya girişmiş: Hangi sektöre girmeli, faaliyette bulunulacak sektörün büyük oyuncuları kimler?.. ABN-Amro döneminde sıkı ilişkiler içinde olduğu denizcilik sektörü öne çıkmış Yıldız Bozkurt için. Med Marine ve “işine hâkim, vizyoner bir kişilik” olarak tanımladığı Med Marine Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Şen’le yapmış ilk görüşmesini. 19 20 Bu görüşmede de teklif gelmiş zaten; Med Marine grubunun CFO’luğu. Bir iki görüşmenin ardından anlaşma sağlanmış ve Yıldız Bozkurt’un denizcilik sektöründeki macerası da bu şekilde, üst düzey yönetici olarak başlamış. Peki, 25 yıllık bankacılık tecrübesinin ardından denizciliğe nasıl adapte olmuş Yıldız Bozkurt? Onu da kendi ifadeleriyle aktaralım: “Bankacılık dönemimden sektörü biliyordum elbette ama koltuğun diğer tarafına geçince bildiklerin dışında başka bir dünya görüyorsun. Yeni ve farklı şeyler öğrenmek benim motivasyonumu yüksek tutuyor, çünkü ben bir konuyla ilgilenince yüzeysel bilgilerle tatmin olabilen bir insan değilim, hep bütün detayı öğrenmek isterim. Finans diye başladım, kendimi bir süre sonra bütün işlerin ortasında buldum, bunun bir sebebi de işte bu bitmek bilmeyen merakım ve çalışmaya olan tutkum. Kimilerinin bir dolu hobisi vardır, benim hobim ise çalışmak diyebilirim, çünkü çalışmak beni mutlu ediyor, bir şeyi başarmak, yaratmak ve sürekli öğrenme halinde olmak benim adrenalinimi besliyor. Kurumsal ve ticari bankacılığın bana kattığı çok şey var; insan ve durumları hızlı analiz edebilme, doğru ve net bilgi toplayabilme, doğru ve hızlı karar alabilme, organizasyonlar kurma gibi... Bu becerilerin denizcilik sektöründe de çok katkısı olduğunu inkar edemem. Diğer taraftan denizcilik çok kendine münhasır, çok farklı dinamikleri olan bir sektör, bu da bana farklı bir bakış açısı kazandırdı. Bunun için de mutluyum.” İşte bu gayret, Yıldız Bozkurt’u Med Marine Genel Müdürlüğü’ne kadar taşımış sonunda. Denizcilik sektöründe kadın olmanın, özellikle de üst düzey yönetici olmanın alışılagelmiş bir durum olduğu söylenemez maalesef. Yıldız Bozkurt da zaman zaman bu gerçeğin cilvelerini yaşamış. Gelen telefonlarda “Yıldız Bey” diye hitap edildiği zamanlar olmuş. Düşünün, aslında “Yıldız” ismi ilk duyulduğunda kuşku götürmez bir şekilde “kadın” ismi olarak algılanır. Ancak sektörde kadının, özellikle de üst düzey yönetici olarak kadının varlığı o kadar tahmin edilemez bir durum ki, Yıldız Bozkurt’u şahsen tanımayanlar, alıştıkları algıya kapılıp telefonda “Yıldız Bey” ile konuşacaklarını düşünebiliyorlar. Ancak her şeye rağmen iş hayatında kadın olmanın dezavantajını yaşamadığını belirtiyor Bozkurt. Belki de bu dezavantajı yaşamamanın bedeli, benzer pozisyonda bulunan bir erkeğe göre çok daha fazla çalışmak olarak yansıyor günlük hayata. Daha fazla çalışmak, kadınların varlığını her alanda daha fazla hissettirebilmek... Bu amaçla, Professional Women’s Network adlı derneğin Türkiye’deki kurucu üyelerinden biri olmuş Bozkurt. Yurtdışında kurulu ve 62 ülkede faaliyet gösteren bu kuruluşun çatısı altında iş hayatındaki kadınların kariyerlerine destek olmak, onlara mentoring fırsatı vermek, önlerine çıkan engelleri nasıl aşabileceklerini göstermek en büyük amacı olmuş. Bir bakıma, başarmış bir kadın olarak, başarmak isteyen kadınlara yol göstermek istemiş. Hatta bu çalışmalar sonucunda Türkiye’deki büyük şirketlerin erkek CEO’larına, şirketlerinde kadın oranını yukarı çıkarmaları yönünde bir manifesto imzalatmayı başarmışlar dernek olarak. Yıldız Bozkurt, sektörde kadın olmanın avantaj ya da dezavantajını görmediğini söylüyor ama her kadının kendisi kadar şanslı olmadığını da belirtiyor. Özellikle tersanelerde teknik alanlarda kadın mühendislerin çalışması noktasında bazı sorunlu yaklaşımlarla karşılaşılabildiğini eklemeden edemiyor. Ayrıca denizcilik eğitiminde kadınların daha fazla ön planda olması gerektiğini belirten Bozkurt, zaman zaman ders vermek için gittiği üniversitelerde, 100-150 kişilik amfilerde ancak 1-2 kız öğrenciyle karşılaştığının altını çiziyor. Bunun nedenini de, kız öğrencilerin mezun olsalar da sektörde iş bulamayacaklarına yönelik inançlarına bağlıyor. Kim, kız öğrencilerin bu konuda haksız olduğunu söyleyebilir ki... Bozkurt son derece önemli bir noktaya daha parmak basıyor: O da iş hayatında kadın ve erkeklerin alışılagelmiş, öğrenilmiş davranış kalıpları arasındaki farklar... Konuyu şu şekilde açıklıyor Bozkurt: “Çalışılan şirkette bir üst kademe için bir yeni fırsat doğar mesela, erkek adaylar talep listesinin hemen başında yer alırlar, kadınlar talep etmeyi bilmezler, bunu ayıp sayarlar, ama erkek aday daha talepkârdır ve o pozisyonun onun hakkı olduğunu düşünür. Erkek aday gelir “Ben şunu yaptım, bunu yaptım, bu pozisyona adayım” der ama ondan daha fazla üreten, şirkete ondan daha çok katkısı olan kadın aday sesini çıkarmaz. Çünkü kadına böyle öğretilmiş. Kadın, erkek egemen bir iş dünyasının içinde yer edinmeye çalıştığı için, o egemenlik içinde her ne kadar daha başarılı ve çalışkan da olsa, öteden beri kurulmuş bu düzenin içinde kendine verilenle yetinmeyi, daha fazla istememeyi var olabilmenin sürdürülebilirliği için gerek görmekte maalesef. Şirket içi cinsiyet eşitliğini sağlayan, kadın çalışma oranını arttıran şirketlerde kâr oranının da arttığı yapılan araştırmalarla kanıtlanmış durumda. Kadınlar daha multi-task, strese dayanıklı ve iletişimi daha kuvvetli, buna sayısal ve teknik alanda da yetkinlik eklenmişse eğer bir kadının iş hayatında başarılı olmaması mümkün değil. Ama bu mümkünlüğü sağlamak için de cinsiyet eşitliğine önem veren şirket politikaları izlenmeli. Şirket CEO’larının neredeyse yüzde 90’ının erkek olduğu düşünüldüğünde, önce onların bu farkındalığa ulaşmaları lazım ki kadınlar da hakettikleri yerlere gelebilsinler” Yıldız Bozkurt; çok çalışan, savaşan, başaran kadınlardan biri. Her kadın o kadar şanslı olmayabiliyor. Ancak Bozkurt gerek geldiği nokta gerekse başarısıyla bir gerçeği gösteriyor tüm kadınlara: Daha çok çalışmanın, savaşmanın, hiç durmadan gelişmenin ve başarıya olan inancın önemini. Kimilerinin bir dolu hobisi vardır, benim hobim ise çalışmak diyebilirim, çünkü çalışmak beni mutlu ediyor...