www.anatomica.com.tr info@anatomica.com.tr DANIŞMA HATTI 444 4 522 Polikliniklerimiz Acil Kulak Burun Boğaz Genel KBB Baş Dönmesi (Vergo) Alerji Horlama - Uyku Apnesi Ses Hastalıkları Saç Ekimi Anesteziyoloji Ses Terapisi (Foniatri) Odyoloji ve Vesbuler Laboratuvarı A. Odyometri (İşitme Ölçümü) Speech Odyogram Tone Decay Tes Tolerans Testleri (MCL, UCL) Fowler Tes (ABLB) - MLB Komple Çocuk Odyogramı Saf Ses Odyometrisi B. Timpanometri Timpanogram (Kulak Basınç Ölçümü) Akusk Refleks Ölçümleri Refleks Decay Ölçümü Östaki Tüpü Fonksiyon Testleri C. Bera D. Baş Dönmesi ENG (Denge Tes) E. İşitme Cihazı ve Tatbiki Burun Ve Sinüs Testleri Rinomanometri Alerji Testleri ve Aşısı Uyku Labaratuvarları Polisomnografi CPAP Titrasyonu ve Tatbiki Klinik Labaratuvar Biyokimya Mikrobiyoloji Seroloji Hormon Markerları Tümör Markerları Patoloji Radyoloji Spiral Tomografi Ultrason Röntgen USG + Dopler Plask Cerrahi & Medikal Estek Burun Esteği Meme Esteği Liposucon Mikrokanüler Vaser® Liposucon Yüz ve Boyun Esteği Kulak Esteği Göz Kapağı Esteği Dudak Esteği Karın Esteği Kol ve Bacak Esteği Popo Esteği Genital Estek P.R.P Mezoterapi Peeling Botox Yağ Enjeksiyonu Dolgu Lazer Epilasyon Cilt Bakımı Editör İmtiyaz Sahibi Ömer Cenker ILICALI Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Fulya TAŞAN Yayın Direktörü Kübra ŞİMŞEK Danışma Kurulu Prof. Dr. Esor İbrahim BALKAN Prof. Dr. Zerrin PELİN Doç. Dr. Burak Ömür ÇAKIR Doç. Dr. Halil İbrahim EROL Doç. Dr. İbrahim ERCAN Doç. Dr. M. Kürşat YELKEN Doç. Dr. Şenol CİVELEK Op. Dr. Bünyamin TURHAN Op. Dr. Ergin ER Op. Dr. Fuat GÜDER Op. Dr. Ömer Cenker ILICALI Op. Dr. Şenol BAŞ Op. Dr. Taner ERİM Op. Dr. Tahir AKDENİZ Uz. Dr. Gülcan BERKEL Uz. Dr. Sibel Atasoy BÜLTER Uz. Dr. Zehra TUĞAL Dr. Uğur ÖZLÜ Dkt. Meral YEŞİLYURT İştm. Eng. Öğrt. Ahmet OVACIK Odym. Emel IŞIK Odym. F. Birgül KARİPTAŞ Odym. Perihan KAYA Odym. Sevil FİLİZCİ Grafik Tasarım Babil Film (216) 449 24 90 www.babilfilm.net info@babilfilm.net Baskı Piramit Matbaa (216) 457 55 80-81 www.piramitmatbaa.com Yazışma Adresi Anatomica Kulak Burun Boğaz & Plastik Cerrahi Mahir İz Cad. No : 21 Altunizade / İSTANBUL (Capitol Karşısı) T : (216) 444 4 522 F : (216) 474 4 522 www.anatomica.com.tr info@anatomica.com.tr Tüm yayın hakları Anatomica K.B.B. & Plastik Cerrahi’ye aittir. İçeriğindeki yazılar kaynak belirtilerek kullanılabilir. Tedavi konusunda tavsiye niteliği taşımaz. Bilgi almak için lütfen hekimlerimize danışınız. Oldukça sert geçen bir kış, derken geçirdiğimiz soğuk günlerin sızlanmasını unutturan kavurucu bir yaz... Bu sene hasretle beklediğimiz yaza geç de olsa kavuştuk, dinlendik, yenilendik. Kimimiz, kışa kendini tamamen hazırladı, kimimiz ise sıcak ve güneşli günlerin etkisinden kurtulamadı. Biz de yazın neşesini ve enerjisini devam ettirmek adına size capcanlı bir sayı hazırladık... Özellikle biz kadınlar, her bahar diyet yapma kararı veririz. Bazılarımız, bu zorlu yolculuğu tamamlar; bazılarımız ise yolun yarısında pes edip kendini ( plajda güneşlenirken bile) yemeğe verir. Yaz bitti. Belki, biraz kilo verdiniz ama hâlâ sizi rahatsız eden bölgesel fazlalıklarınız var. İşte, düzenli diyet yapanlarda bile kaybolmayan fazlalıklar, artık Mikrokanüler Vaser® Liposuction ile tarihe karışıyor, hem de ciltte daha hasarlanma ve daha hızlı iyileşme şansıyla. Bu nedenle, Mikrokanüler Vaser® Liposuction, en az yan etkiyle incelmek isteyenlerin tercih edebilecekleri bir yöntem. Yeni sayımızda ses sağlığına da değindik. Ses sağlığının korunmasını ve gırtlak kanserini hastaların boynuna delik açmadan tedavi eden mikro cerrahi lazer yöntemini masaya yatırdık. Sesten konu açılmışken, sesini en iyi kullanan sanatçılarımızdan Ferhat Göçer ile yaptığımız röportajı da siz değerli okuyucularımıza sunuyoruz. Son zamanlarda artış gösteren tiroid kanseri ve boynumuzdaki kitlelerle ilgili merak edilenleri uzmanımız sizler için yanıtladı. Bizim için halkımızı hastalanmadan bilgilendirmek büyük önem arz ediyor. Gerek dergimiz, gerek sitemizde yer alan ‘’Uzmanına Sorun’’ bölümümüz, gerekse uzmanlarımızın yaptığı sunumlarla sizi bilgilendirmeye hazırız. Tüm okuyucularımıza sevdikleriyle beraber sağlıklı günler diliyorum. Keyifli okumalar... Fulya TASAN , ı içindekiler Anatomica Yaşam 5 7 9 10 14 5 Ses Hijyenine Dikkat! Horlamayı Uykunuzdan Çıkarın New York’un Alışveriş Kasabası WOODBURY Ferhat Göçer Röportaj 10 9 7 14 33 16 Gırtlak Kanseri Tedavisinde Mikro Cerrahi Lazer Yöntemi Yeni Vücut Şekillendirme Sanatı: Mikrokanüler Vaser® Liposuction Meme Estetiğinde Kişiye Özel Tasarım Devri Güzel Bir Buruna Kavuşmak İsterken Nefessiz Kalmayın! Türkiye İşitme ve Konuşma Rehabilitasyon Vakfı (TİV) Boyundaki Kitlelere Dikkat! 16 20 21 25 29 33 29 21 20 5 Tasarımın üretime, ekonomik kalkınmaya, sosyal ve toplumsal gelişime, kültürel etkileşime ve bireylerin yaşam kalitesine olumlu etkisini vurgulamayı hedefleyen İstanbul Tasarım Bienali’nin ilki 2012 yılında gerçekleştirilecek. İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen İstanbul Tasarım Bienali’nin çalışmaları, yurtiçi ve yurtdışında kendi alanlarında önde gelen isimlerden oluşan bir danışma kurulunun katılımı ile yürütülüyor. Yaratıcı endüstrilerde yer alan tüm aktörler, belirlenen tema doğrultusundaki fikir, proje, söylem veya ürünleri ile bienale başvuruda bulanabilecekler. Küratörlüğünü Emre Arolat ve Joseph Grima’nın üstlendiği birinci İstanbul Tasarım Bienali 13 Ekim—12 Aralık tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirilecek. http://istanbuldesignbiennial.iksv.org Gelmiş geçmiş en iyi çocuk programlarından olan; Edi, Büdü, Kurabiye Canavarı, Minik Kuş, Kırpık gibi karakterleriyle ülkemizde özellikle 80 sonrası doğumluların hafızasında silinmez bir yer edinen Sesame Street (Susam Sokağı) yeniden canlanıyor. Susam sokağı, ilk kez 1969 yılında yayınlandı ve 40 yılı aşkın tarihinde, 140 ülkede 160 milyondan dazla izleyiciye ulaştı, sayısız Emmy ve 8 Grammy ödülü aldı. Çocukların hayallerinin yanı sıra günümüzde izlediğimiz birçok projeye ilham veren yapım, Susam Sokağı Live Show olarak 10 gösteri için Türkiye’de. Dünya turnesine İngiltere’de başlayacak olan şov, 28 Kasım - 2 Aralık tarihleri arasında Türkçe dublajlı olarak Maslak TİM Show Center’ da sahnelenecek. Çocukluk günlerine dönüp, nostalji yaşamak isteyenler bu gösteriyi kaçırmasın. İstanbul Tasarım Bienali Edi, Büdü ve Kırpık İstanbul’a Geliyor! 6 İspanyol kültürüne ilgi duyanların yakından tanıdığı ve hayran olduğu, Carmen, Kanlı Düğün, Flamenco Flamenco, Iberia gibi filmlerin ödüllü yönetmeni Carlos Saura, 9-11 Kasım tarihlerinde Tim Show Center’da Türkiye’deki sevenleriyle buluşuyor. Ülkemizde “Flamenco Hoy” adlı bir gösteri sergileyecek olan Saura, bu projede kendi alanında ün yapmış 11 dansçıyla, Rafael Estevez ve Nani Panos tarafından hazırlanan koreografiyi bir araya getirerek geleneksel İspanyol müziğiyle cazı buluşturuyor. Gösteride ayrıca, Grammy ödülüne birçok kez aday gösterilmiş ünlü İspanyol piyanist Chano Domingez’in parçaları da 4 sanatçı tarafından seslendirilecek. Saura’nın izleyiciye sunacakları bunlarla sınırlı değil. Ünlü gitar virtüözü Antonio Rey de gösteride değerli müzisyenlerle birlikte canlı performans sergileyecek. Flamenko severlerin, gelenekselle modernin İspanyol ateşinde birleşeceği bu gösteriyi kaçırmamasını öneriyoruz. Ünlü şarkıcı Jennifer Lopez, 16 Kasım’da İstanbul’a geliyor! Ünlü popstar, geçen ay başlayan “Dance Again” turnesi kapsamında Ülker Sports Arena’da sahne alacak. On The Floor şarkısıyla yeniden pop listelerinde ilk sırayı alan Lopez, konserde, “Love” albümünün yanı sıra, önceki albümlerinden sevilen parçalarını da seslendirecek. Lopez sahnede sadece şarkılarıyla değil dans şovuyla da izleyenlere keyifli bir gece yaşatacak. İspanyol Ateşi, Carlos Saura ile Geliyor! Jennifer Lopez, Dans Şovuyla Geliyor 7 Aşırı kafein tüketiminden uzak durun Nemlendirici tedavi, genel olarak iki ya da üç tip yöntemi içermektedir. Bu yöntemlerden en önemlileri; bol sıvı alarak hücreleri içeriden nemlendirmek; bununla birlikte kafein, alkol ve tıbbi açıdan gerekli değilse diüretik (idrar söktürücü) ilaçlar gibi vücudun içyapısını kurutan maddelerden kaçınmaktır. Diğer bir yöntem ise doktor kontrolünde ses tellerinin yüzeyini su buharı ile harici olarak nemlendirmektir. Yine doktor kontrolünde vücut salgılarını akışkan hale getiren ilaçların alımı da tedavi olarak uygulanabilir. Reflü, ses tellerinize zarar veriyor Reflü tedavisi de ses hijyeninin önemli bir aşamasıdır. Pek çok ses hastalığının mide asidinin yukarı çıkarak gırtlağı tahriş etmesi sonucu ortaya çıktığı anlaşılmıştır. Yukarı çıkan mide asidi, ses tellerimizi tahriş edeceğinden reflünün tedavi edilmesi önemlidir. Reflü tedavisi üç şekilde olmaktadır. Birinci yöntem, en çok tercih edilen davranışsal yöntemdir. Bu yöntem; baharatlı, yağlı yiyeceklerden, alkol ve kafein içeren içeceklerden uzak durmayı içerir. Hastalar, mide içeriğinin yukarı gelerek gırtlağı ve hava yolunu tahriş etmesini önlemek için başları yukarıda olacak şekilde uyumalıdır. Yatmadan en az 4 saat önce gıda alımı bırakılmalıdır. Hastanın kilo sorunu varsa kilo vermesi istenebilir. SES HİJYENİNE Ses hijyeni; kısaca, nemi koruyarak ve tahriş edici maddeleri uzak tutarak ses tellerine nasıl bakılması gerektiğini anlatır. Nemlendirici tedavi, hemen hemen bütün ses hastalıklarında kullanılmaktadır. Nemlendirilmiş ses telleri, en az çaba ile titreşime girmekte ya da akciğerler tarafından zorlanmaktadır. Nem, ayrıca ses tellerinin zarar görmesini de engellemektedir. Ancak nemlendirici tedavinin alınan bazı ilaçlardan dolayı yan etkileri olabilmektedir. Vücutta sıvı tutma, kalp ya da böbrek rahatsızlığı olan hastaların nemlendirici tedavide yüksek miktarlarda sıvı tüketmemeleri gerekmektedir. Yine küf alerjisi olan hastalar da nemli ortamlarda bulunmamalıdır. DIKKAT! s aglık Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Maral Yeşilyurt 8 İkinci yöntem, doktor kontrolündeki ilaç tedavisidir. Üçüncü yöntem ise davranışsal ya da ilaçlarla iyileşmeyen reflü durumları için uygulan fundoplikasyon denen bir cerrahi yöntemdir. Ses hijyeninizi bu yöntemlerle koruyun » Ses tellerinin zarar görmeden titreşmesi için doğru nefes almak önemlidir. Konuşmak için doğru nefes, diyafram nefesidir. Diyafram nefesini kullanabilmek için de doğru postür yani dik duruş önemlidir. » Sık ve şiddetli boğaz temizleme ve öksürük, ses tellerini tahriş edeceğinden bu davranışlardan kaçınmak gerekir. » Ses tellerinin hidrasyonu önemlidir. Günde en az iki litre kafeinsiz ve teinsiz sıvı tüketin. Kafein, tein (çay, kahve, kola), alkol, süt ürünleri, hücre içindeki suyu kuruttuğundan ve balgam artışına sebep olduğundan ses tellerinde hasara yol açar. » Yüksek sesle konuşmak, ses tellerini tahriş edeceğinden aşırı yüksek sesle konuşmayın, bağırmayın ve çığlık atmayın. » Kuru, tozlu, dumanlı, klimalı ve gürültülü yerlerde konuşmayın. » Sigara, ses tellerini tahriş eder. Sigara içmekten uzak durun. » Reflünüz varsa tedavi olun. Yemek borusunun başlangıcı, ses tellerimizin hemen arkasında yer almaktadır. Yemek borusundan yukarı çıkan mide asidi, ses tellerinizi tahriş edeceğinden reflü tedavisi önemlidir. » İdrar söktürücü ilaçları doktor kontrolünde kullanın. Bu ilaçlar, ses tellerinde kurumaya yol açabilir. » Birçok bitki çayının diuretik etkisi olduğundan, bitki çaylarını sınırlı için. Bazı bitki çaylarında, asit oranı da fazla olduğundan, bu tür çaylar reflüyü artırmaktadır. » Alerji, sinüzit, farenjit, kulak iltihabı, burun tıkanıklığı ve akciğer hastalığınız varsa mutlaka tedavi olun. Vücudunuzdaki her türlü hastalık ve sorun, sesinizi olumsuz yönde etkileyecektir. Bu nedenle tüm sağlık sorunlarınızı çözüme kavuşturun. » Her gün yeterli uyumaya özen gösterin. » Telefonda konuşurken baş–boyun pozisyonuna dikkat edin. » Ses telleri de birer kastır. Bu kasların güçlü ve düzenli çalışması için Uzman Dil ve Konuşma Terapisti’nin önerdiği ses egzersizlerini düzenli bir şekilde yapın. » Eğer işitme kaybınız varsa bu sorundan dolayı devamlı bağırarak konuşma ihtiyacı hissedersiniz. Böyle bir sorununuz varsa mutlaka tedavi olun. » Hormon etkisi olan ilaçları kullanmadan önce mutlaka bir Kulak Burun Boğaz hekimine danışın. Bazı hormonlar, sesinizde kalıcı kalınlaşmaya yol açabilirken, doğum kontrol hapları da sesinizin dinamik aralığını daraltır. 9 Son yılların en fazla dinlenen isimlerden biri olan Ferhat Göçer, geçtiğimiz aylarda çıkardığı ‘’Seni Sevmeye Aşığım’’ albümüyle müzik kariyerinin zirvesine yerleşti. Sanatçının,“Dön Diyemedim”le başlayan şarkıcılık macerası, her albümünde daha da güçlenerek devam etti. Kendini devamlı yenileyerek sevdiklerinin karşısına çıkan Ferhat Göçer ile ses eğitimi ve ses sağlığı üzerine konuştuk. Opera eğitiminin Türk müziği söylerken size sağladığı avantajlar nelerdir? Opera eğitimi almış olmanın avantajları da var dezavantajları da. Opera eğitimiyle; ses ve nefes hâkimiyeti çok iyi oluyor. Eğitimin dezavantajı ise çalışılan teknik sonucu oluşan ses tınısı ve sesin çıkış yerinin Türk Müziği gereklerine aykırı olması. Opera eğitimi almış biri olarak sizi popüler müziğe yönlendiren sebepler nelerdi? Konservatuara girdiğim dönemde asıl hedefim Türk Müziği ve popüler müzik alanlarında bir şeyler yapmaktı. Ancak, klasik batı müziğiyle ilgili teorik ve pratik bilgimi geliştirmek için bu bölümü seçtim. Ses sağlığının korunması için bir sanatçının ses eğitim alması şart mıdır? Bir sanatçının hem ses eğitimi, hem de ses ile ilgili fizyolojik ve teorik eğitim alması gerekir. Böylece, sesine ve sesini oluşturan öğelere (ses telleri, sinüsler, nefes yolları vs) nasıl bakacağını ve bunları nasıl koruyacağını bilmiş olur. Sahneye çıkmadan önce ve sonra yapmış olduğunuz ses egzersizleri var mı? Sahneye çıkmadan ve sahne öncesi yaptığım özel egzersizler yok. Konser öncesi mutlaka sekiz saat uyumuş olmaya özen gösteriyorum. Doktor olmanız size ses sağlığınızı korurken ne gibi avantajlar sağladı? Anatomik ve fizyolojik olarak konuya hâkim olduğum için mümkün olduğu kadar, bu bilgilerimin ışığında sağlığıma zararlı konulardan uzak duruyorum. En severek dinlediğiniz ses sanatçıları kimler? Bocelli, Lara Fabian, Duleames Pontes, Buicka’yı dinlemeyi seviyorum Buradan hayranlarınıza müjdesini vermek istediğiniz yeni projeleriniz var mı? Yeni sezonda, benim yazdığım ve sahneye koyduğum ‘Aşk Sanatı’ adlı tek kişilik müzikalimle sahnede olacağım. 12 yıl boyunca hayata dair yazdığım şiir ve şarkılardan oluşacak bu projeyi Kasım ayından sonra sergilemeyi planlıyoruz. Son olarak Anatomica Sağlık okuyucularına neler söylemek istersiniz? Herkese bol sağlıklı ve müzikli günler dilerim... Röp : Kübra ŞİMŞEK - Fulya TAŞAN 10 ÇIKARIN !!! HORLAMAYI UYKUNUZDAN Horlama ve uyku-apne sendromu, bilinenin aksine sıkça karşılaşılan bir sağlık problemidir. Bu problemi, sadece uykuda ses çıkarmak ve uykuda nefessiz kalmak şeklinde algılamak yanlış olup, bunun toplumsal hayata ve kişinin genel sağlığına olan etkilerini iyice anlamak gereklidir. Horlamanın sosyal hayata etkisine baktığımızda, horlayan kişi ile yakın mesafede uyumak zorlaşmakta, kişisel ilişkiler etkilenmektedir. İleri boyutta, sendromun; gündüz uyku ihtiyacının artması, vücudun uyku sırasında zor nefes alma verme nedeniyle yorulması, yoğunlaşma bozukluğu, iş ve okul adaptasyonunun azalması gibi birçok zararlı etkisi vardır. Tüm bunların da ötesinde, uyku-apne sendromu olan kişilerin, uyku ihtiyacına bağlı olarak trafikte sık sık uyuyakalarak trafik kazası sayısında artışa yol açtıkları vurgulanmaktadır. Uyku-apne sendromunun en ciddi zararı, apne sırasında kandaki karbondioksit miktarının artması ve oksijen miktarının düşmesidir. Apne uzadıkça, bu düşme oranı, ciddi derecelere varabilir. Kalbin dakikadaki atım sayısı düşer ve ritim bozulabilir. Bu durumda, kalp krizi ve kalbin durmasına bağlı uykuda ani ölüm görülebilir. Tüm bu nedenlerden dolayı, uyku-apne sendromu ihmal edilmemeli, daha kaliteli ve sağlıklı bir yaşam için sorun başladığında vakit kaybetmeden bir KBB doktoruna muayene olunmalıdır. Horlama ve uyku apnesi hakkında tüm merak edilenleri Anatomica Kulak Burun Boğaz Uzmanı Doç. Dr. Şenol Civelek yanıtlıyor. K.B.B. Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Şenol Civelek 11 s aglık Horlama ne zaman ciddiye alınmalı? Horlama; uyku sırasında nefes alıp verirken, küçük dil ve yumuşak damakla birlikte boğaz ve çevresindeki gevşek yumuşak dokuların titreşimi ile ortaya çıkan anormal sestir. Birçok insan, zaman zaman horlayabilir. Aşırı yorgunluk, uyku öncesi alkol alımı, kas gevşetici ve bazı alerji ilaçlarının alımından sonra meydana gelen horlamalar hastalık olarak kabul edilmez. Bu gruba sadece sırtüstü yatış pozisyonunda horlayanlar da dâhil edilebilir. Her gece ve her türlü yatış pozisyonda ortaya çıkan ve özellikle kişinin beraber yaşadığı bireylerin “rahatsız edici” olarak tanımladığı horlamalar ise anormal, yani hastalık olarak kabul edilmelidir. Bu hastaların horlama nedeni de çoğunlukla üst solunum hava yollarındaki daralma neticesi artan dirence bağlı olarak buradan geçen havanın yaptığı titreşim sesleridir. Bu gruba dâhil kişilerin mutlaka doktora görünmeleri gerekmektedir. Horlama neden bazı kişilerde daha sık görülür? Altı bin kişiyi kapsayan epidemiyolojik bir çalışmada horlama, erkeklerin %24’ünde, kadınların ise %14’ünde saptanmıştır. Yaş arttıkça horlama sıklığı da artmaktadır. Erkeklerde horlama görülme sıklığı 30 yaş altında %10 iken, 60 yaş üzerinde %66 olarak bulunmuştur. Yaş dışında şişmanlık da horlamaya neden olur. İdeal ağırlığının %15 üzerinde olanların yarısından çoğunda horlama görülür. Aşağıdaki problemlerden de en az birine sahip kişilerde horlama görülmektedir: » Dil ve boğaz kasları gerginliği azalması durumunda; gevşek kaslar, sırt üstü yatınca dilin boğaz arkasına doğru kaymasına engel olamaz. Bu olay, alkol ya da ilaç alarak kas gerginliği gevşemiş birinin uykusunda kas kontrolünün kaybolması ile ortaya çıkar. Bazı insanlarda uykunun derin fazında gevşemeye bağlı olarak yine horlama görülebilmektedir. » Boğazdaki dokuların aşırı büyük olması; büyük bademcik ve geniz eti, çocuklarda en sık rastlanan horlama sebebidir. Şişman insanlarda kalın boyun dokusu soruna sebep olarak gösterilir. Kist ve tümörler de nadir olarak bu yolla horlama yapabilmektedir. » Yumuşak damak ve küçük dilin normalden uzun, aşırı sarkık olması; uzun yumuşak damak, burundan boğaz bölgesine geçişin daralmasına sebep olabilir. Yumuşak damak, boğazdan aşağıya uzandıkça, nefes alırken bir kapak gibi davranarak horlamanın o gürültülü seslerinin oluşmasına katkıda bulunur. Uzun bir küçük dil, durumu daha da ağırlaştırır. » Burun tıkanıklığı olan kişilerde soluk alımı için genizde aşırı vakum oluşur. Bu vakum, boğazda büzülebilen dokuları hava yoluna doğru çeker. Böylelikle burun açık iken horlamayan kişide horlama görülmeye başlar. Bu durum, neden bazı kişilerin sadece alerjik dönemlerde veya grip, sinüzit olduğu zamanlarda horladığını izah etmektedir. Horlama - Uyku apnesinin neden olduğu sorunlar nelerdir? Kalp ve damar sistemi sorunları: Apne sırasında kandaki oksijenin ani düşmeleri kan basıncının artmasına, kalp ve damar sisteminin zorlanmasına neden olur. Uyku apnesi olan kişilerin hemen yarısında hipertansiyon vardır ve bu da kalp yetmezliği ile beyin kanaması riskini artırır. 12 Kalp hastalığı olan kişilerde uyku apnesinin neden olduğu oksijen düşüşlerinin, kalp krizine bağlı uykuda ani ölüm riskini artırdığı bilinmektedir. Gündüz uyuklama: Uykudaki bölünmeler nedeniyle derin bir gece uykusu mümkün olmadığından gündüz uyuklamaları, halsizlik ve sinirlilik görülür. Uyku apnesi olan kişiler; işte çalışırken, televizyon seyrederken, kitap okurken, otobüste ve hatta araba kullanırken uyuklayabilirler. Uyku apnesi olup araç kullanan kişilerde trafik kazası geçirme riski 3 ile 5 kat arasında yükselir. Uyku apnesi, çocuklarda genellikle okul başarısında düşmeye neden olur. Başka nedenlerle yapılması gerekebilecek tıbbi tedavilerle ilgili sorunlar: Tıkayıcı tipte uyku apnesi olan kişilerde başka nedenlerle yapılması gerekebilecek ameliyatlarda genel anesteziyle ilgili solunum sistemi sorunları ile karşılaşılabilir. Beyin faaliyetleriyle ilgili sorunlar: Uyku apnesi olan kişiler; unutkanlık, yorgunluk, bezginlik, geceleri sık idrara çıkma ve iktidarsızlık sorunları yaşayabilirler. Çocuklarda hiperaktivite ve dikkat bozukluğu sendromu görülebilir. Uyku Apne teşhisi nasıl konur? Hasta, genellikle horladığının farkında değildir. Ancak bu durum, ailesi tarafından açıkça fark edilir. Aşağıdaki durumlardan birinin mevcudiyetinde mutlaka doktorunuza görünmelisiniz: » Horlamanız başkalarını veya sizi rahatsız edecek derecede şiddetliyse » Uykudan nefes alma güçlüğü ile uyanıyorsanız » Uyku sırasında nefes almanızın durakladığına tanık olunuyorsa » Gündüz uyuklamaları oluyorsa (Örneğin işte çalışırken, televizyon seyrederken, kitap okurken, otobüste, araba kullanırken) Kulak Burun Boğaz uzmanının değerlendirmesi, burundan başlayarak nefes borusuna kadar havanın geçtiği alanlarda daralmaya neden olabilecek şekil değişikliklerinin muayenesi ile başlar. Hastada basit horlama hastalığının mı ya da uyku apnesinin mi mevcut olduğu uyku testi(Polisomnografik tetkik) ile belirlenir. Bu testte, vücudunuzdan bir cihaza bağlanan kablolar ile uyku sırasındaki kalp, akciğer ve beyin faaliyetleri, burun ve ağızdan geçen hava akımları, kol ve bacak hareketleri, kandaki oksijen düzeyi sürekli kaydedilir ve inceleme sonunda bilgisayarlı sistemlerde değerlendirilir. Böylelikle, hastalığın ciddiyeti ortaya konur ve nasıl bir tedavi yolu izleneceğine karar verilir. 13 Uyku apne tedavisi nasıl planlanmalıdır? Tedavi; hastanın yaşı, eşlik eden sistemik hastalığı, mesleği ve sosyo-ekonomik düzeyine göre planlanmalıdır. Tedavi başlangıcında hasta muayenesi, laboratuar testleri ile mutlaka desteklenmeli özellikle tiroid hormon seviyeleri araştırılmalıdır. Her hastaya tedavisi planlanmadan önce mutlaka ideal kilosuna ulaştırılması için tıbbi destek sağlanmalıdır. En önemli karar, hangi hastaların ameliyattan fayda göreceğine karar vermektir. Bunun için de iyi bir fizik muayene yapılarak ve bütün dünyada uygulanan anket soruları (Epworth Skalası) kullanılarak fikir sahibi olunur. Şüphelenilen vakalarda mutlaka uyku testi (polisomnografi) yapılarak kesin teşhis konur. Teşhis koymak elbette tedavinin birinci basamağıdır; fakat daha da önemlisi hastaya ne tür ameliyat yapılacağının planlanmasıdır. Kullanılan metotlar içerisinde en bilineni hastaya endoskopi yapılırken derin nefes aldırılıp veya ıkındırılıp nerede tıkanıklığın olduğunun görülmesidir(Müller Manevrası). Son yıllarda yapılan araştırmalarda bu metodun çok anlamlı sonuçlar vermediği görülmüştür. Bu yüzden günümüzde en güvenilir yöntem, uyku endoskopisidir. Burada hasta, ameliyathane şartlarında anestezi uzmanı kontrolünde uyutularak izlenir. Bu esnada, hastanın burnuna girilerek fleksibıl endoskopiyle kayıt yapılır. Böylelikle, hastanın tam uykuya dalıp horladığı ve apnelerinin olduğu esnada üst solunum yollarının hangi bölgesinde daralma olduğu gözlenir ve buna göre ameliyat planlanır. Horlama Sorunu Olanlar Nelere Dikkat Etmeli? » İyi bir adale tonusu kazanmak için sportif bir yaşam biçimi seçmelisiniz. » Kilo fazlanız varsa zayıflayın. Kilo fazlalığı horlamanın en sık görülen nedenlerindendir. Gevşek ve artmış yağ dokusu nedeniyle daralmış hava yolu varlığı, dokuların kolay titreşmesine ve horlamaya yol açar. » Uyurken yan yatın. Sırtüstü yatmak, dilin geriye düşmesine ve havanın geçtiği alanı daraltmasına neden olur. Uyku sırasında farkında olmadan sırtüstü pozisyona gelmeyi engellemek için pijamanın bel kısmına bir tenis topu koyulması fayda sağlamaktadır. » Burun tıkanıklığına neden olan sorunlarınızı tedavi ettirin. Alerji, burun bölmesinin eğri olması (septum deviasyonu), burun kanatlarının gerginliğinin düşük olması, burundan rahat solunuma engel olarak kişiyi ağızdan solumaya zorlayan ve horlamayı artıran nedenlerdir. Burun solunumu düzeltilmeden yumuşak damağa yönelik yapılan ameliyatlardan beklenen fayda elde edilemez. » Alkol ve sakinleştirici ilaç kullanmaktan kaçının. Sakinleştiriciler, uyku ilaçları ve alkol, merkezi sinir sisteminin kaslar üzerindeki kontrolünü baskılayarak boğaz kaslarında gevşemeye neden olur. Bu öğeler ayrıca beynin uyanma ve solunumu başlatma fonksiyonlarını da azaltarak apne sürelerinin uzamasına neden olurlar. Unutmayın; uyku apnesi nefes almanın tehlikeli biçimde kesilmesidir. Horlama, komik değildir; umutsuz hiç değildir. ! s aglık 14 WOODBURY New York’un Alışveriş Kasabası Kadınlar için alışveriş vazgeçilmez bir tutku. İhtiyacın haricinde ondan da olsun bundan da bulunsun düşüncesi ile bu sektör, inanılmaz boyutlara ulaşmış vaziyette. Hepimiz, indirim zamanlarını büyük bir heyecanla bekliyoruz ve çılgınca alışveriş yapıyoruz. Büyük markaların ürünlerini ise indirim zamanlarında bile almak oldukça zor. Kadınlar arasında Amerika’ da alışverişin çok daha uygun fiyatlı olduğu konuşulup durulur. Amerika’ ya giden kadınlar, ellerinde patlayacakmışçasına dolu bavullarla döner. İşte bu yüzden Amerika’ ya alışveriş cenneti deniliyor. Amerika’ da alışveriş yaparken kendinizi kaybedebilirsiniz çünkü Türkiye’ de asla bulamayacağınız fiyatlara çok kaliteli kıyafetler buluyorsunuz. İlk başta bu durum çok ilginç geliyor ancak gezdikçe ucuzluğa alışıyorsunuz. Ülkemizde 50-60 TL’ ye satılan kotları orada 10 Dolar’ a alabiliyorsunuz. Tabii fiyatlar böyle olunca ülkede alışveriş odaklı gezmeye başlıyorsunuz. New York yakınlarında neredeyse isteyebileceğiniz tüm markaların bulunduğu çok büyük bir outlet var. Burası New York’a giden tüm kadınların gezmek isteyeceği türden bir yer: Woodbury Common Premium Outlets New York merkezinden 50 km uzaklıkta bulunan Woodbury Common Premium Outlets’ e farklı ulaşım yollarıyla gidilebiliyor. En ucuz ulaşım aracı otobüs. Bir kişilik ücret 30 Dolar civarında. Otobüsle gitmenin tek sıkıntısı, dönüşte elinizde çok fazla poşet olacağından rahat edememek olacaktır. Eğer birkaç kişiyseniz, araba kiralamak en iyi yol. Araba kiralamanın günlüğü 100 Dolar civarında. Woodbury, kocaman bir bina içinde alt alta üst üste mağazalar şeklinde değil, çok sayıda iki katlı ev tipinde mağazaları, büyük bir alana dağılmış olan büyük bir alışveriş kasabası. Aklınıza gelebilecek pek çok marka burada mevcut. Bu markaları satan mağazalardaki fiyatları görünce gözlerinize inanamıyorsunuz. Woodbury sabah 10’ da açılıyor, akşam 9’ da kapanıyor. Bu süre, bu kadar büyük bir yer için ancak yetiyor. Yemek için genellikle fast food tercih ediliyor. Zaten daha gezecek çok yer olduğu için hemen kalkmak istiyor insan. Burada alışverişe başlamadan önce küçük bir kitapçık satın alıyorsunuz. Bu kitapçığın içinde outlette bulunan çoğu mağazanın indirim kuponları var. Mağazalar, bu kuponlarda %10 ile %50 arasında değişen indirimler sunuyorlar. Bu kitapçığı 10 dolar vererek alıyorsunuz ancak alışverişiniz bittiğinde çok daha fazla indirim kazandığınızı görüyorsunuz. Amerika’nın tam bir alışveriş cenneti olduğunu anladığınız bir yer burası. Buradan çıktıktan sonra bir daha asla Türkiye’ deki iyi markalardan bir şey almam diyebilirsiniz; fakat kadınlar için bunun pek de mümkün olmadığını hepimiz biliyoruz. 15 Rengin Ece Ilıcalı 16 Mikrokanüler Vaser® Liposuction Güzellik, İnsanoğlunun varoluşundan bu yana bıkmak bilmeden peşinden koştuğu bir değer; günümüzde ise kişilerin konumunu, hayat tarzını, psikolojisini bile şekillendiren bir kavram. Güzel bir yüzü taşıyan güzel bir vücut, yunan heykellerinin karşısında büyülenmemizi sağlayan en büyük etkenlerden biridir. Ancak günümüzde dengesiz beslenme, hareketsizlik, yoğun iş temposu, stres gibi zorluklar nedeniyle görünüşümüze yeteri kadar vakit ayıramıyoruz ya da ayırdığımız vakte rağmen istediğimiz sonucu alamıyoruz. Spor salonlarında harcanan onca saate rağmen kurtulamadığımız fazlalıklarımız var ya da kilo verdik ama geriye sarkıklıklar kaldı. İşte bu dönemde imdadımıza Liposuction yetişiyor ve bizi aynada görmek istediğimiz vücuda ulaştırıyor. Klasik Liposuction, başlı başına bir devrim iken, geliştirilen teknolojiler sayesinde bu teknik daha da mükemmel hale geldi. Mikrokanüller de bu teknolojinin en üst noktasını oluşturuyor. Son yıllarda Amerika’da oldukça popüler olan tekniği Türkiye’de uygulayan tek doktor olan Plastik ve Estetik Cerrah Op. Dr. Ergin Er, yöntem hakkında bilgi veriyor. Plastik ve Estetik Cerrah Op. Dr. Ergin Er Yeni Vücut Şekillendirme Sanatı 17 Liposuction, cilt altındaki yağların bir kanül ve güçlü vakum sistemi kullanılarak uzaklaştırılması işlemidir. Bu işlem, aynı zamanda güzelliğin ortaya çıkarılmasını sağlayan bir sanattır ve bir heykeltıraş gibi vücut silueti üzerinde özenle ve son derece dikkatle uğraşmayı gerektirir. Bu işlemi yapmanın birçok yolu vardır. İşlemin mükemmelliğini maksimum hızda veya maksimum miktarda yapılması asla belirlemez. Mükemmellik; işlemin güvenli olması, hasta konforu, gösterilen özen ve sonucun güzelliği tarafından sağlanan hasta mutluluğu ile ölçülebilir. Bu işlem, mutlaka bir plastik cerrah tarafından uygulanmalıdır. Plastik cerrahlar arasındaki başlıca farkı da, kullanılan teknik ve bu konudaki tecrübe ve bu konuya yönelik özel eğitimin varlığı belirler. Uygulanan yöntemler arasında en güvenli olan yöntem tümesent Liposuction yöntemidir. “Tumescent” kelimesi şişirilmiş demektir. Bu yöntemde yüksek miktarda özel sıvılar, cilt altında çalışılacak alana verilerek yağ emilecek dokular hazırlanır. Bu verilen sıvı sayesinde yağ emme işlemi TAMAMEN LOKAL ANESTEZİ ile veya SEDASYON altında yapılabilir ve asla genel anesteziye ihtiyaç yoktur. Böyle olduğunda aynı gün içinde güvenle evinize dönebilir ve ertesi günden itibaren sosyal ve iş hayatınıza devam edebilirsiniz. Liposuction, şeker hastalarına da faydalı Yapılan araştırmalar göstermiştir ki, istenmeyen yağların vücuttan uzaklaştırılmasının tek faydası estetik görünümdeki ilerleme değildir. Aynı zamanda, şişmanlığa bağlı gelişen Tip 2 şeker hastalığının tedavisinde de çok yardımcıdır. Vücuttaki yağ hücresi miktarının azalması, kanda insülin miktarını artırır ve böylece şeker metabolizması, düzene girer; hatta bazen ilaç kullanımına bile gerek kalmayacak hale gelir. Aynı zamanda erkeklerde testosteron hormonunun da yağlara bağlandığı bilinmektedir. Liposuction sonrası kan testosteron seviyeleri artar ve bu cinsel fonksiyonlarda düzelme ve ilerleme sağlar. s aglık 18 Mikrokanül yöntemiyle Liposuction daha mükemmel sonuç veriyor Sonuçların mükemmelliği için diğer bir şart da kullanılan kanüllerdir. Şu anda standart Liposuction işlemlerinde genellikle 3-4 mm boyutlarında kanüller kullanılmaktadır. Merkezimizde ise Ultrasonografik dalgalarla, sadece yağ dokularını selektif olarak parçalayan Vaser® teknolojisiyle birlikte MİKROKANÜL tekniği kullanılmaktadır. Mikrokanüller, 1-2 mm çapındaki kanüllerdir. Bu kanüllerle tüm yağ bölmeleri üzerinde detaylı çalışma mümkün olduğu için düzensizlik oluşma riski minimumdur ve kanüller cildin alt tabakasına zarar vermediğinden ciltte alttan hasarlanma olmaz. Mikrokanülün Diğer Yöntemlerden Üstünlüğü Merkezimizde uyguladığımız tekniğin diğer tüm tekniklere olan başlıca üstünlükleri şunlardır: Ciltte düzensizlik riskinde azalma: Mikrokanüler Vaser® Liposuction sonrası ciltte düzensizlik oluşma riski, diğer tüm Liposuction sistemlerine göre çok daha azdır. Bu teknikte kanüllerle tüm yağ alanları üzerinde detaylı çalışma mümkün olduğu için cildin alt tabakasına zarar vermeden işlem tamamlanabilir ve ciltte alttan hasarlanma olmaz. Aksine Mikrokanüler Vaser® Liposuction sonrası, cilt çökmeleri ve sellülitlerde azalma olur; fakat bu oluşumların tam olarak geçmeleri beklenmemelidir. Tamamen pürüzsüz bir cilt elde etmeyi beklemek gerçek dışı bir yaklaşımdır; fakat ciltte operasyon öncesinden daha fazla düzensizlik ve çöküntü olmayacağı beklenebilir. Operasyon sonrası, uzman olmayan kişiler cildinize baktığında Liposuction sonrası düzensizlik ve çöküntü fark edemez. Yaşlanmayla beraber deri de yaşlanacağından ve yıllar boyunca güneş ışınlarının deri üzerindeki negatif etkileri olacağı için yaşlı hastalarda ve üst karın bölgesi gibi bölgelerde ince kırışıklıklar gelişebilir. Yüksek hasta güvenliği: Bu sistemde, genel anestezi yapılmadığı için bu amaçla kullanılan ilaçların tüm riskleri ortadan kaldırılmaktadır. Daha az morarma ve şişlikler: Klasik Liposuction’da çoğu kez morarma ve şişlikler oluşur ve cerrah tarafından hastaya bunun normal olduğu söylenir. Mikrokanüler Vaser® Liposuction’da cilt altına kanama minimaldir. Ayrıca kanüller, mikro boylarda olduğu için giriş delikleri de mikro boyutlardadır ve dikiş atılmadan açık bırakılır. Dolayısıyla işlem sonrası cilt altında kalan sıvılar dışarı akar; morluk ve şişlik riski minimaldir. Daha iyi ve düzgün sonuçlar: Bu sistemde, çapları 2 mm veya daha altında mikro kanüllerle çalışılmaktadır. Dolayısıyla yağ alınacak bölgeler üzerinde detaylı olarak birçok noktadan girip çalışmak mümkündür. Bu da, klasik Liposuction’a göre çok daha düzgün sonuçlar elde etmeyi sağlamaktadır. Çok kısa iyileşme zamanı: Bu teknikte, kanama minimal olduğu ve genel anestezi kullanılmadığı için operasyon sonrası, hastalar, hemen ayağa kalkmakta ve aynı günde taburcu olmaktadır. Normal aktivitelere hızla dönüş: Teknikte kanama riski olmadığı ve delikler açık bırakıldığı için operasyon sonrası şişlik ve ağrı minimaldir. Ayrıca, operasyon sonrası, hastalarımın çoğu, bası giysisini (korse gibi) 1 hafta kadar giymektedirler; dolayısıyla günlük aktivitelerine dönme süreleri çok kısadır. Operasyonun hemen sonrasında dinlenme önerilir. Hasta, ertesi gün araba kullanabilir ve hafif fiziksel aktiviteler yapılabilir. Operasyondan sonra 2–4 gün içinde egzersiz yapılabilir ve birçok hasta, masa başı işlere 2 gün içinde dönebilir. İzsiz iyileşen kanül giriş delikleri: Operasyonda, mikrokanüller kullanıldığı için giriş yerleri de mikro düzeydedir ve gözle görülmeyecek şekilde iyileşirler. İşlemin ertesi gün bile yaklaşık % 50 oranında bir ilerleme sağlanıyor İşlem, çalışılan bölgelere ve hastaların vücut yapısına bağlı olmak üzere 2–3 saat sürmektedir. Güvenle alınabilecek yağ miktarı kişinin vücut yapısına göre değişmekle beraber 4-5 litreyi geçmemek gerekir. Eğer kişide alınması gereken yağ miktarı bundan fazla ise hasta güvenliği açısından işlem 2 seansa bölünmelidir. İşlem sonrası hemen ertesi gün bile yaklaşık % 50 oranında bir ilerleme sağlanmakta ve zaman içinde daha da iyiye gidilerek kesin sonuç 6–8 haftada elde edilmektedir. Liposuction, aşırı kilolu hastalarda diyet için büyük bir motivasyon kaynağı Mikrokanüler Vaser® Liposuction, klasik Liposuction’dan farklı olarak yüz bölgesinden tutun da ayak bileklerine kadar tüm vücut bölgelerine uygulanabilen bir yöntemdir. Bu işlem için en uygun adaylar özellikle vücudunda bölgesel yağlanma olan ve cilt kalitesi yüksek hastalardır. Ancak işlem, genel vücut yağlanması olan hastalarda da, en azından en çok rahatsız oldukları bölgelerde uygulandığında diyet programı için ciddi bir motivasyon oluşturur. İnsan vücudunda yağ hücresi sayısı, hayat boyu değişiklik göstermez. Dolayısıyla bölgesel yağlanmanın temel nedeni, var olan yağ hücrelerinin içinin şişmesidir. Uzun dönemde bu işlemin uygulandığı bölgelerden yağ hücrelerinin bir kısmı parçalanarak alındığı için tekrar yağlanma veya kontur bozulması çok zordur ve elde edilen etki çoğunlukla kalıcıdır. Ancak, işlem sonrası diyet ve egzersiz programına uyulması elde edilen sonucun korunması ve vücudun geri kalan bölgelerinde de siluetin güzelleştirilmesi için gereklidir. s aglık 19